Âşık, ma’şuk birdir bile, aşktan gelir her söz dile,
Bîçâre Yunus ne bile, ne kara okudu, ne ak
ve
Ne ilmim var, ne tâatım, ne gücüm var, ne tâkatım,
Meğer senin inâyetin ede yüzüm ak Çâlab’ım
beyitlerine gelince bunlar, Yunus’un okuma - yazma bilmediğini değil, bilgiye önem vermediğini belirtmekte. Zamanının en büyük bilgini Mevlânâ da Yunus gibi, “Ercesine, sarhoşçasına bir hamle ettik, ilmi verdik de malûma eriştik” der; Hayyam da, “Okudum, öğrendim, sonunda şunu bildim ki hiçbir şey bilmiyormuşum” hükmünü verir. Yunus,
Çün aşkın kitabını okudum, tahsîl ettim.
Ne hâcet kim karayı ak üstüne yazarım
beytiyle aşk kitabını okuduğunu, artık karayı ak üstüne yazmanın, tarifte, telifte bulunmanın lüzumsuzluğunu belirtiyor. İlimle irfânın arasındaki fark ise Yunus,
İlim hod göz hicâbıdır, dünyâ ahret hisâbıdır.
Kitap hod aşk kitabıdır, bu okunan varak nedir
sorusunu soruyor; onun içindir ki Yunus
Biz tâlib-i ilmleriz, aşk kitabın okuruz,
Çalab müderris bize aşk hod medresesidir