Şimdi Binlerce oldu:)
Amerikanın Oyunu Zeytinyağlı Yiyemem Aman' Türküsünün Tuhaf Hikayesi Halk arasında en çok bilinen ve eskiden beri söylenen türkülerden biridir. Oysa hikayesi ise çok ilginç. Sözlük yazarı "amator king" paylaşıyor. 'Zeytinyağlı Yiyemem Aman' Türküsünün Tuhaf Hikayesi zeytinyağlı yiyemem aman, basma da fistan giyemem aman.
Şamil, bölgeye ilk temsilcisini 1843 yılında göndermişti. 1850 yılında daha güçlü bir ismi, Naip Muhammed Emin'i görevlen­dirdi. Bu kurnaz adam, aşiretleri birbirine düşürdü. Korkunç bir şiddetle hükmeden Muhammed Emin, bir yandan düzeni sağla­ma kisvesi altında katliamlara girişiyor, diğer yandan aldığı rüş­vetlerle cebini dolduruyordu. En
Reklam
Yurdumuzun ne kıymetli yerleri varmış. Bu durumlarda Sina çöllerinde talih aramaya gitmek, Turan ve Kızıl Elma efsanelerine bel bağlamak, değişen dünya yürüyüşü ile ne kadar bağdaşabilir? Elimizdeki nimetin kadrini bilmeyen ve başkalarının kemale ermiş nimetlerine göz diken aç gözlü bir çocuk zihniyetiyle, bir devlet ancak bu kadar idare edilir.
Sayfa 254Kitabı okudu
Atatürk
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
Geyik
Yakın zamanda omzuma dövmesini yaptırmam sonucu çevremdeki kıt akıllı yurdum insanı tarafından yalnızca boynuz kelimesi üzerinden bayat esprilere konu olabildiğini gördüğüm, kendini Türkçü, milliyetçi olarak nitelendiren kişilerin bile hakkında doğru düzgün bir bilgiye sahip olmadığı çok kıymetli bir hayvan olan geyik hakkında bir derleme yapıp
"Benim şehrim, benim yurdum! Tam yerine vardığıma inanabilmek için tekrarlıyorum!"
Reklam
Gemiler köleleri çağırdı. Kıyıdan uzak bir feryat göklere yükseldi. "Troya'dan rüzgâr toz ve duman savruluyor, bizler de köleliğe gidi­yoruz. Birimiz şuraya, birimiz oraya dağıla­cak. Troya ilelebet bitti! Elveda canımın canı kentim! Elveda canımın canı yurdum! Elveda o yurdum ki. orada çocuklarımı doğurdum, mutlu yaşadım. İşte şurada, kıyıda, bizi yır­tıp götürecek kara gemiler bekliyor!"
"Gemiler köleleri çağırdı. Kıyıdan uzak bir feryat göklere yükseldi: "Troya'dan rüzgâr toz ve duman savruluyor, bizler de köleliğe gidiyoruz. Birimiz şuraya, birimiz oraya dağılacak. Troya ilelebet bitti! Elveda canımın canı kentim! Elveda canımın canı yurdum! Elveda o yurdum ki, orada çocuklarımı doğurdum, mutlu yaşadım. İşte şurada, kıyıda, bizi yırtıp götürecek kara gemiler bekliyor!"
Yurdumuzun ne kıymetli yerleri varmış. Bu durumlarda Sina çöllerinde talih aramaya gitmek, Turan ve Kızıl Elma ef­sanelerine bel bağlamak, değişen dünya yürüyüşü ile ne ka­ dar bağdaşabilir? Elimizdeki nimetin kadrini bilmeyen ve başkalarının kemale ermiş nimetlerine göz diken aç gözlü bir çocuk zihniyetiyle, bir devlet ancak bu kadar idare edilir.
Türkiye'de hiç, ama hiç kimse yoktur ki Asya'yı, Rusya'yı istilayı hatrından geçirsin. Türkler Asya'dan evvel Türkiye'yi fethetmelidirler. Yurdumda hali, şanı bilinmeyen, el değmemiş, unutulmuş öyle yerler var ki saysam hayret edersiniz. Bence Türk Birliği, hatta İslam Birliği demek Türk kültürünün İslam ilminin birliği demektir. Daha genel bir deyişle Türklerin aydınlanması, medeniyet yolunda ilerlemesi demektir. Biz yabancı ülkeler fethetmek değil, yerli üniversiteler açmak istiyoruz. O suretle ki Berlin'de, Viyana'da, Zürih'te, Hollanda'da "Nebelungen" efsaneleri nasıl bir tesir bırakıyorsa, Ergenekon, Alparslan masalları da Tebriz'de, Bakü'de, Kazan'da, Budapeşte'de, Türkistan'da, Sibirya'da o tesiri yapmalıdır. Bunun için Almanya, Avusturya'yı, Doğu İsviçre'yi istila etmedi ve bu ülkeler hakkında da hiçbir hırs beslemedi. Amerika ve İngiltere aynı kültüre sahip oldukları halde birbirlerini yok etmeye çalışmıyorlar.
Mehmet TolunKitabı okuyor
Reklam
kendi kültürümüze kendi insanımız bile yabancı
Yunan Mitolojisi tüm dünyada tanınırken, aynı şeyi bir Türk Mitolojisi için ne yazık ki söyleyemiyoruz. Bunun da tek sebe­ bi kendi mitolojimizle ilgili yeterli araştırmaların bizler tara­fından yapılmamış olmasıdır. Sırf bu nedenle 1996 yılında dünyaca tanınmış araştırma­cı yazar Eric Von Daniken yurdumuza geldiğinde kendisine özellikle belki dikkatini çeker ve daha sonra kitaplarında yer verir düşüncesiyle, "Türkler'in Kurt'tan Türeyiş Efsaneleri" hak­kında ne düşündüğünü Kanal D'ye program yaptığım yıllarda bir röportajda kendisine sormuştum. Ne yazık ki, kendisi daha önce bunu hiç duymadığını söy­lemişti... İşte o zaman, kendi kültürümüzü dışarıya ne kadar az anlatabildiğimizi daha iyi anlamıştım...
Resim