Yüreğim gergef gibi işledi yokluğunu
Nakışlarında yüzün filizlendi her akşam
Sen yokken, yangınlarda küle dönen benmişim
Ayırmışım küçülen varlığımı kendimden
Ayrılığı bilmeyen taşlara imrenmişim
Efkârıma sunarken yüce dağlar sisini
Gökkuşağı bulurdu doğum gününde ruhum
Can kendisi dışında arardı kendisini
Bu mevsim ki, yollarda zakkumların açtığı,
Çok yakınlarda sabahlardan bir sabah.
Seni gerçekten, insanca kucaklasam sımsıkı,
Ve yüreğimi avuçlarına koysam ne dersin?
Belki ben sana kavuşmayı öğretemem.
Ama sen de bana, ayrılığı öğretemezsin.
vaktimiz var, güzelim ateşi ellemeğe
gülmeğe ağlamaya acı çekmeğe ve yeniden yapmağa
yıkıp yıkıp, güzelim başlayıp bitirmemeğe
vaktimiz var, güzelim ateşi ellemeğe!
aç bütün perdeleri pencereleri
güneş dolsun küflerine o düş saraylarının
silkele çırp güneşe, birikmişleri yılan çiyan börtü böcek
ne varsa defet gitsin karartan günlerimizi
sen de
ey benim ateşkuşum
radyumum
uranyumum yüreğim, çılgınım, koru kendini!
yaprakta ol suda ol kıpırtıda ol
koru kendini!
koru, baharda kuş seslerini özlemlerinin
koru, lâcivertte hızlı turuncuları
koru, mavi yıldız sevincini çeliğin
yangınlara durmaları, gece ıslıklarını
sağlıklı bir sabahta masmavi çağrısını bir güzel
[yüzün