Birincisinde, ister kaçarak olsun ister atılarak, insan ülkesinden zorla ayrılıyor ve kendini hayatının yarısı çalınmış bir felaketzede gibi hissediyor; ikincisindeyse, kendini kaderinin efendisi gibi hissederek, kendi kararıyla, bir macera peşinde çıkıyor ülkesinden. Sürgün edilen kişi, yaralarını yalayarak hep geçmişe bakıyor, göçmen olan kişiyse, erişebildiği fırsatlardan yararlanma kararıyla gözlerini geleceğe çeviriyor.