"Yüreğimdeki aşk o kadar büyük ve güzel ki. Nefreti ve kini koyacak yerin kalmadı."
_İnsanIar, kuşIar gibi uçmayı, baIıkIar gibi yüzmeyi öğrenmişIer ama insan gibi yaşamayı öğrenememişIer. _Görmek isteyenler için ışık, istemeyenler için karanlık vardır. _Hiçbir şeyi kendisi kadar sevmeyen insan, sevdiği varlıkla, kendi kendisiyle baş başa kalmaktan çok hiçbir şeyden korkmaz. Her şeyi kendi için arar ama en çok kendinden kaçar.
Reklam
Çok uzaklaşmadı biliyorum zira yüreğimdeki yerin hâlâ sıcacık.
Sayfa 173Kitabı okudu
Çok uzaklaşmadın biliyorum zira yüreğimdeki yerin hala sıcak.
Sayfa 176Kitabı okudu
M.MESUT RENCBER
O GECE Ben dün gece ilk defa ağladım. Basibos dolaştım şu tren Garinda Gözyaşımı karanlığa sakladım Ömrümün belkide ilk baharında Ne göz göze geldin,ne buse verdin Yüzüme bakmadan elveda dedin Eğer sevmek değil üzmekse derdin Ben severken ilk defa ağladım Ötünce son düdüğü Trenin kopuverdi yüreğimdeki yerin aşk ile ölçülmez senin değerin ben aşk için ilk defa ağladim Sen kaybolup gittin karanlıklara Bense issiz kalan boş sokaklara Sevdalara düşüp hiçkiriklara Kapilarak ben ilk defa ağladım
Çok uzaklaşmadın biliyorum zira yüreğimdeki yerin hâlâ sıcacık…
Sayfa 176Kitabı okudu
Reklam
Yaralı bir hayvan gibi saklanmak için kendime kuytular arayıp dururken acı gerçeği kabullenmek zorunda kaldım: Kayboldum. Kaybolmak ansızın başımıza gelen felaketlerden değil; bir zaman dilimine yayılarak, yavaş yavaş insana sezdirmeden gerçekleşiyor. Ancak son evrede kendini belli eden sinsi hastalıklar gibi iş işten geçtiği vakit anlıyorsun
"Sen, hayatım boyunca benimle konuşan ilk beyaz kadınsın. Deniz kabuğu filan alırken konuşurlar elbette ama hiç benimle ilgili som sormazlar." İçimde bir şeyler kıpırdandı, yüreğimdeki ağır bir taş yerin­ den oynamış, yuvarlanmaya başlamıştı. Üzüntüyle ona dön­ düm, bakışlarım onunkileri ilk kez aynı yoğunlukta karşıladı. Aramızda, sözcüklerin olmadığı, sessiz, derin bir konuşma geçi­ yordu. "Yıllar var ki hiçbir kadınla beraber olmadım." Gözlerimi aniden kaçırdım. Gergin, ağır, ılık bir sessizlik başladı. Rüzgarın darmadağın ettiği saçlarımı düzeltmeye uğra- şıyordum. Acı doluydu söylediği; içtenlikle, hiçbir kızgınlık, yalvarma ya da ima içermeden, dolambaçsızca dile getirilen, eski bir acı. Ne söyleyeceğimi bilmiyordum. İçimdeki taşlar hızla yu­ varlanıyorlardı, duygularımın bir kaynaktan fışkırırcasına boşal­ malarından korktum. Ben de, diyecektim neredeyse, ben de uzun zamandır hiç kimseyle olmadım. Olamadım. Kendimi to­ parladım; bir kadının, yabancı bir erkeğe, kendi cinselliğinden söz etmesinin tehlikelerini biliyordum ne de olsa. Öylece kıpır­ damadan duruyor, sessiz, çaresiz bakışlarla okyanusu seyredi­ yordum. Rüzgar saçlarımı yeniden dağıtmıştı.
Çok uzaklaşmadın biliyorum zira yüreğimdeki yerin hala sıcacık. Mesela; kırmızı hırkan duruyor koltuğun kenarında. Koklasam "anne" kokar mı, bilmiyorum.
Sayfa 173 - Ezgi
Sanırım, bu çevrede beni yanıltmak isteyen ruhlar uçuşuyor, yoksa yüreğimdeki ateşli ilahi coşku mu , benim çevremdeki her şey cennet gibi yapıyor bilmiyorum. Hemen her yerin önünde bir kaynak var , beni büyüleyen bir kaynak
Reklam
“Kalabildiğimiz tek yer, ötekilerin bellekleridir.” Güle güle üstadım... yüreğimdeki yerin baki.
Sayfa 42
Öyle içten ki, yüreğimdeki en derin yerin, Çıkarı yok, çıkası yok, çıkarasım yok
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.