Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şiir şöyle başlayacaktı: Hasretini, yokluğunu, sensizliği bir ateş yanığı gibi öyle acıyla duydum ki yüreğimin etinde, gitgide çoğalarak gitgide derinden işleyerek öyle dayanılmaz oldu ki bu seni boğabilirdim senden kurtulmak için çünkü seni o kadar seviyorum. Böyle başlayan şiire şunları yazmak, sana anlatmak istiyordum: Bu 1943 yılında ömrümün öyle bir anı oldu ki, seni görmemekten, senden uzak olmaktan, senin sesini işitememekten, velhasıl sensizlikten, öyle bir acı duydum ve buna şimdi hatırlamasına bile tenezzül etmediğim bazı şeyler katıldı ki bir insanın tahammül edemeyeceği bir azaba düştüm. Beni sonuna kadar iyi dinle ve anlamaya çalış sevgilim. Senin bana herhangi bir mektubunda bilmem hangi meseleden “Beni affet” filan demekliğinde değil. Günüm ve saatım oldu “PİRAYE” diye avaz avaz bağırmamak için dudaklarımı kanattım ve hapishanenin en insansız yerlerine kaçtım. Geceleri ancak iki saat uyuyabiliyordum. Seni on dakika sonra görmezsem ölmek daha iyi diye düşündüm. Hasılı az daha oynatıyordum –maalesef yahut çok şükür ki- hâlâ aynı haldeyim, fakat bir fark var ki onu en sonra yazacağım. Ha, ne diyordum, az kalsın oynatacaktım. İşte o zaman yaşamak ve deli olmamak, delilikten sakınmak insiyakı harekete geçti –ben farkında bile olmadan- ve beni bu müthiş acıdan kurtarmak..
Yeryüzü bana mescit kılındı Ant verdim toprak şahit tutuldu Her sabah her öğle her akşam İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak Seslerden bir sesle fırınlanıp Sulardan polatlanan benim. Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini. Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran
Reklam
Sürüp gelen çağlardan
Yeryüzü bana mescit kılındı Ant verdim toprak şahit tutuldu Her sabah her öğle her akşam İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak Seslerden bir sesle fırınlanıp Sulardan polatlanan benim Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran
Bu Bahar Başka Bahar
Konuşmak istiyorum Sesini yüreğimde hissettiğim kişiyi Sabahlar olmasın Konuşmamız bitmesin Güneş doğmasın Sesin bana bu kadar sıcak gelsin Duy beni yüreğimin sesini dinle Kalbim yanlız bırakma yoksa kalbim donacak Hava soğuk sesini duysam yeter Hangi iklimde yaşadığım ne fark eder Duyduğum ses cennetimdir Ömrüme bahar gelir Her mevsim bahardır içinde aşk vardır Bu bahar başka bahar Kapıları aç hafif bir rüzgar eser Esen rüzgardır, orada yüreğim vardır...
Günaydın :)
Mutluluk ne güzel şey. Hani insanın içi kıpır kıpır olur hani o an yaşanacak en güzel andır, öyle hissederiz. Bilirsiniz. "Yüreğimin Sesini Dinle"yi hatırlayın: "Belki de bu günleri yaşamak için doğmuşumdur." Bu cümleyi kuracağınız günler yakın olsun..
Günaydınlarrrr
Günaydın. Mutluluk ne güzel şey. Hani insanın içi kıpır kıpır olur hani o an yaşanacak en güzel andır, öyle hissederiz. Bilirsiniz. "Yüreğimin Sesini Dinle"yi hatırlayın: "Belki de bu günleri yaşamak için doğmuşumdur." Bu cümleyi kuracağınız günler yakın olsun sevgili okur. Var olun.
Reklam
Seni seviyorum, çünkü her sabah kalktığımda bir günü daha seninle geçirecek olmanın mutluluğunu yaşatıyorsun bana. Ben her güne seninle başlıyorum, seninle bitiriyorum… Seni seviyorum, çünkü seninle her gün hayatı yeniden keşfediyorum. Bana her gün keşfedilecek bir şey sunuyorsun mutlaka. Soluksuz keşif maceralarının yorulmaz kaşifi
Yüzyıllık bir yalnızlıkdı yaşadığım, onun için Çılgın Kalabalıktan Uzak, İlahi Komedya'nın içinde, Rüzgar Gibi Geçti'm. Yasadığım ne bir Korku ne Mecburiyet'ti, Santranç oynuyordum kendi hayatımla Yüreğimin Götürdüğü Yere Git'edecektim sadece. Çünkü Kırk Yılda Bir Gibiydim. Ve Ölüyordum Geçerken Uğradım sadece belki Yüreğimin Sesini Dinle'rsin diye. Doğdum-yaşıyorum-öleceğim. (are668)
Erdem Bayazıt
Yeryüzü bana mescit kılındı Ant verdim toprak şahit tutuldu Her sabah her öğle her akşam İkindiyle yıkanarak yatsıyla donanarak Seslerden bir sesle fırınlanıp Sulardan polatlanan benim. . Geldim durdum önünde işte bir anıt gibi Sıyırarak sırtımdan bir yılan giysisini. .. Evet bir hançer ağacı gibi büyüyor içimde acı Dağlardan bir dağ gibi kabaran
Cebimde birkaç kelime. İki dünya arasında, Öylece gidip geliyorum. Buldukça bir gölgelik, Birkaç zaman nefesleniyorum. Hangi hudutun insanı, Hangi toprağın tohumu, Hangi mevzinin askeriyim bilmiyorum... Ve hangi dilden doğmuş kelimeler, buna da gafilim... Zamana ve mekana ait değilim. Tam göğsümün ortasında bir köprü, Ölüm ve hayat arasında. İşte tam ordayım, ayak izlerim de orada. Şu vuran saatin sesi değil, yüreğimin gürültüsü. Bu benim türküm. Zaman zaman, İşte bu ses içinde Allah'ı hissediyorum. Allah'ın Merhameti ve kudreti Bu güzelliğin akisleri başka nereye düşer, Yüreğimden başka nereye sığar ki...? Cebimde bir kaç kelime; -Kalbinin sesini dinle. Yeliz
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.