Ey güllere ve türkülere kızanlar Kaçıranlar gözlerini Anadolu güneşinden İsterdim sustuğu yerde yüreğin Köroğlu’nun Pir Sultan’ın sesiyle yanan Çoban ateşleri gibi gül olmak M. Başaran
Dinleyeceksin kadını... Kulaktan ziyâde, pürşefkât yüreğin ve iz'ân dolu idrâkinle eğileceksin, onun her cümlesine... Anlayacaksın kadını... Konuştuğu her kelâmın, sustuğu bütün merâmın, döktüğü göz yaşlarının ârifi sen olacaksın... Ve seveceksin kadını... Dilinde ve dimâğında biriktirdiğin yürek yontusu bütün his ve fikirleri, teker teker, katre katre ve yavaş yavaş paylaşacaksın kadınla, hiç usanmadan bir ömür...
Reklam
Ses ezgin. Ses saygılı. Ses büyük. Ses kahır. Yüreğin bütün heyecanlarıyla çarpıyor ses. Dile getirdiği yaşantıların bütün acılarıyla yaralı. Bütün arzuların ürpertisiyle kanatlı. Geri çekilirken susmuyor. İleri çıkarken bağırmıyor. Bağırıyor da hiçbir acıyı incitmiyor. Hiçbir kalbi yormuyor. Ses, insanın sustuğu ne varsa onların billurlaşmış hali.
Sevgiye ihtiyacım var. Beynin sustuğu, yüreğin devreye girdiği zaman yanan şeye. Çevremde bir yerlere olduğunu biliyorum ama onu yakalayamıyorum.
Yankılandım da Duruldum
vuruldun seni bir karanlığa gömdüler adını sordular söylemedim münevver üstümü aradılar yok altımı aradılar yok boynu hayli bükülmüş bir tuzaktan baktılar cesedini gösterdiler sana çok benziyordu anlamak istediler hep uzaktan baktılar nasıl yaşatıldıysan öyle öldürülmüştün çekinmedim ağladım anlamadılar ben bir sokak lambasına vurulmuşum
Susamak ile susmak çok benzerdir; birinde dilin kurur, diğerinde yüreğin.İşte tamda bu yüzden insan,sustuğu şeyler kadardır ve insan insanı, anlatamadığı yerden anlayabiliyorsa yakındır.
Reklam
35 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.