Çok uzun zaman yaşadığım ve pek çok kişi yitirdiğim için biliyorum ki ölüler yoklukları ile değil de ,onlarla bizim aramızda, söylenemeden kalan sözler yüzünden keder verirler asıl.
Teknoloji dünyasında yaşıyoruz. Herkesin elinden cep telefonu ve bilgisayar düşmüyor. Yakınlarımızın yanına gidip konuşmak dertleşmek yerine cep telefonuyla sadece bir mesaj atmakla yetiniyoruz. Duygularımızı bir kenara atıyoruz hep. Yüreğimizin hissettiğini değil de şartlar neyi gerektiriyorsa onu yapıyoruz. Bu kitap teknolojik gelişmenin yüreğimizin sesini susturamayacağını anlatıyor. Ve kitap diyor ki “Bir karar vermek zorunda olduğunda dur ve dinle sonra yüreğinin götürdüğü yere git.” Ben de öyle yaptım ve yüreğim beni bu kitabın ta içine götürdü. Siz de benimle gelir misiniz? Kitap kahramanımız seksen yaşında bir anneannedir. Kızının gayrimeşru çocuğunu büyütür. Torunu büyüyünce anneannesine baş kaldırır ve Amerika'ya gider. Anneannesinden mektup istemez, kendisini arayıp sormasını istemez. Fakat yaşlı kadın torununa öğütler veren bir dizi mektup yazar. Ona hayatını olduğu gibi yaşaması gerektiğini anlatır. Torununa içinden geleni yapmasını ve duygularından kaçmamasını öğütler... Kitabın dili oldukça sade ve akıcı. Konusu her ne kadar dramatik olsa da gençlere öğüt verici ve yol gösterici. Ben okurken yaşlı kadının torunu için çarpan yüreğini ta içimde hissettim. Ve yürek yolculuğum başladı. Siz de yüreğiniz için bir adım atın ve bu kitabı okuyun...Keyifli okumalar
1 1984 - George Orwell✅️
2 Alice Harikalar Diyarinda - Lewis Carroll
3 Ana - Maksim Gorki
4 Angela'nın Külleri - Frank McCourt
5 Anna Karenina - Leo Tolstoy
6 Ask ve Gurur - Jane Austen✅️
7 Aşk - Elif Şafak✅️
8 Baba - Mario Puzo
9 Babalar ve Oğullar - Turgenyev
10 Benim Adım Kırmızı - Orhan Pamuk
11 Beyaz Diş - Jack London✅️
12 Bin Muhteşem
Oldukça yaşlı bir ninenin torununa yazdığı mektupları içeren bir kitap. kitaplardan genelde sadece birkaç satır alıntı yaparken bu kitapta sayfaları alıntılarla doldurduğumu fark ettim. Yazar, ninenin ağzından toruna serzeniş ederek bize öğütler veriyor aslında. Çok tatlı ve hisli bir kitap. O kadar dolu ki ben bitirdikten sonra sanki tuğla kadar kalın bir kitabı bitirmişim gibi hissetim. Aslında kitaptan sonraki gün biraz kafam karıştı.Ama hoş bir şeydi bu. Farklı bakış açıları içinde olmamı sağladı. Ayrıca okurken bir yaşlının hayata bakışını, geçmişte yaptığı seçimleri ve pişmanlıklarını çok güzel ortaya koyuyor. Tamaro'nun 2 kitabını daha okumuştum fakat en sevdiğim kitabı bu oldu ve yerini koruma konusunda iddialı gözüküyor. Sadece 160 sayfa. Ama mümkünse 1 günde bitirmeyin en az 2 günde okuyun ve bol bol not alın derim. Keyifli okumalar :)