Yazarın okuduğum ilk eseriydi ve sanırım son eseri olacak.
İlk bölümleri beni o kadar çok sinirlendirdi ki. Sultan Tuğrul'u ve Çağrı Bey'i zalim, gaddar insanlar olarak gösterdiğinde uyuz oldum. Sonradan sayfa 54'te Tuğrul Bey'e yazılan o iğrenç söz... Belki de 2 hafta o kitabı elime aldığımda sövdüm yazara. Sonra Sultan Melikşah bölümü geldi. Kossskoca Sultan Melikşah'ı, Büyük Selçuklu Devleti'nin altın çağını başlatan Sultan Melikşah'ı vezirinin ve karısının oyuncağı yapmış ya la! Kabul etmek lazım Terken Melikşah'ı kandırdı, doğru AMA bu kadar değil! Bu adam bir sultan, kaç yıllık sultanlık yapmış, sadece Nizamülmülk'ün zekasıyla mı yürüdü bu sultanlık, o koskoca devlet sadece Hace'nin zekası ile mi büyüdü? Asla! Bu bölümlerden sonra kitabı elime alamadım ben, soğudum âdeta. Ayrıca Haşşaşiyun kütüphanesi diye bahsedilen yer Beyt'ül Hikme'dir.
Kanımca (çok mu abartmıyorum, bilmiyorum) Amin Maalouf büyük bir Türk düşmanı. Türkler ile ilgili yazdığı her şeyde kötü bir şey oluyor.
Genel olarak sinir krizi geçirdiğim bir kitap oldu. Çok da beğendiğim söylenemez. Beğendiğim çok az yer var. Batı hayranı, Doğulu olmasına rağmen Doğu düşmanı, Müslüman olanların hepsi sanki Doğulu gibi davranan bir yazarın kitabı benim için Semerkant.
İlk defa bir incelememde kalemine sağlık demiyorum.