Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“En Sevdiğimden ..”
Bir an kayboldun gibi! yasadim kıyameti Yoruldun ama buldun ey kalbim emâneti Yeniden su yürüdü dalıma yaprağıma Bir bakışın can verdi kurumuş toprağıma Çiçeğe durdu kalbim içtim parmaklarından Göz çeşmen suya erdi sevda kaynaklarından
Yürüdü, kalabalık bir sokağa çıktı; insanların arasına karıştı yeniden.
Sayfa 14 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu sefer, Osmanlı'nın Rumeli'deki meşguliyetinden istifade etmek isteyen Karamanoğlu Alaeddin Beğ, hududu tecavüz etti. Yıldırım, hemen dönerek Kraman üzerine yürüdü ve Konya kalesini muhasara etti. Emâret ahâlisine en ufak bir zarar gelmemesi için kat'î emirler verdi. Gösterdiği adalet, Akşehir, Niğde ve Aksaray'ın kapılarını, ardına kadar açtı. Aşıkpaşa-zade, Konya'yı muhasara eden Osmanlı ordusunun, ahalinin kaldıramadığı harmanlarına asla dokunmadığını, atlarına yedirmek için kaleden harman sahiplerini çağırıp, para ile satın aldıkla- rını, şehir halkının bu davranış üzerine kale kapısını açtıklarını söylemektedir. Aynı müellif, "Bunun üzerine etraf şehirlerinden adamlar geldi, 'Gelin şehirleri timar edin. dediler." demektedir. Bu vak'a Osmanlı kılıncının, Osmanlı adaletiyle birlikte gittiğini açıkça ortaya koymaktadır. Görülüyor ki, Osmanlı satvet ve azameti, halkın kalbindeki sevgi üzerine karargâh kurmuştur. Şehirlerin, elinden tamamen çıkacağını gören Karaman-oğlu, sulha talip olmuş; Çarşamba suyu hudut kesilerek anlaşma yapılmıştır (1390/792).
Sayfa 680
Hz. Zübeyr(ra), o dönem Habeşistan'da çok çeşitli çalışmalarda bulundu. Hatta Muhacirler Habeşistan'dayken bir dönem bir grup insan Habeşistan hükümdarı Necaşi'ye karşı ayaklanarak onu devirmek istediler. Bu durum muhacirleri çok üzdü. Çünkü Habeşistan hükümdarı Necaşi, onları Mekke müşriklerine teslim etmemiş ve ülkesinde de güzel bir şekilde ağırlamıştı. Muhacirler bu duruma üzülmenin yanında isyanın başarıya ulaşmasından da çok korkuyorlardı. Çünkü yeni gelecek yönetimin kendilerine hayat hakkı tanımayacağını düşünüyorlardı. Gün geldi Habeşistan hükümdarı ordusunu hazırlayarak isyancıların üzerine yürüdü. İki grup arasında Nil Nehri vardı. Savaş, Nil nehrinin kenarında yapıldı. Muhacirler savaşın sonucunu çok merak ediyorlardı. Bu yüzden aralarından birinin savaş alanına gidip savaşın sonucunu kendilerine haber vermelerini istiyorlardı. Habeşistan'daki muhacirler arasında yaşı en genç olan Zübeyr(ra), bu işi gönüllü olarak yapmak istedi. Bunun üzerine muhacirler hemen bir tulum bulup onu şişirdiler ve Zübeyr b. Avvâm'ın (ra) göğsüne bağladılar. Zübeyr bu şekilde yüzerek Nil Nehri'nin öteki tarafına, savaşın yapıldığı alana geldi. Hz. Zübeyr(ra), orada Habeşistan hükümdarı Necaşi'nin ordularına katıldı ve onun düşmanlarına karşı başarılı bir şekilde savaştı. Savaştaki bu başarılarından dolayı Necaşi ona uzun bir mızrak hediye etti. Daha sonra Hz. Zübeyr(ra), Efendimiz'in (sav) yanına dönünce bu mizrağı O'na (sav) hediye etti.
Sayfa 26
Nora kadehini bırakmadan kalkıp ay ışığında üzüm asmalarının arasında yürüdü.Yıldızlarla dolu berrak gökyüzüne baktı.Bunun gayet iyi bir hayat olduğuna emindi ama içinde başka şeylere, başka yaşantılara, başka olasılıklara duyduğu bir özlem vardı.
Betty kocasını son bir kez görmek için tabuta doğru yürüdü. İki sivil polisin eşliğinde tabutun üzerine eğilip cam kapağı öptüğü sırada gözyaşları boşanıverdi birden. Aile bireylerinin bindiği üç araba, dost ve yakınların bindiği on sekiz araba ve on iki polis arabasından oluşan cenaze alayı Westchester Bölgesi'ne doğru yola çıktı. Mezarlığa giden güzergâh boyunca yaklaşık yirmi beş bin kişi dondurucu havaya göğüs gerdi. Medya temsilcileri de dahil olmak üzere sadece iki yüz kişinin mezarlığa girmesine izin verildi. Son dualardan sonra tabut mezara indirildi. O son anlarda bile bir tartışma konusu, Malcolm'un hayatının sonunda karşılaştığı bir ikilemi birçok açıdan aydınlatan bir konu ortaya çıkmıştı. BMC ve OAAU örgütlerinden bazı kardeşler tabutu gömmek için bekleyen mezarlık görevlilerinin hepsinin beyaz olduğunu fark etmişlerdi. Malcolm'un tabutunun üstüne beyaz adamların toprak dökmesine izin verilmemeli diye şikâyette bulundular. Mezarcılar kürekleri bırakmaya ikna edildi ve çiseleyen yağmurun altında bizzat Müslüman kardeşleri Malcolm'u toprağa verdi..
Sayfa 443 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Bu­da'nın yürüdüğü yoldur bu; her büyük insan, bazen bilerek, bazen bilmeyerek, cesur girişimlerinin başarısı oranında bu yolda yürüdü. Her doğuş, evrenden bir ayrılış demektir; belli sınırlarla çevrilmek, Tanrıdan kopup ayrılmak, acılı bir yeniden oluşum demektir. Evrene gerisin geri dönüş, acılarla dolu bireyselleşmenin yok edilmesi, tanrı­laşmak emek, evreni yeniden kapsamına alacak gibi ruhun sınırlarını genişletmek demektir.
Sayfa 59 - YKYKitabı okudu
Yürüdükçe yürüdü, adım atarken uzuvlarını ritmik bir biçimde gevşetmenin nasıl büyük bir haz olduğunu yıllardan sonra ilk kez hissetmesi gibi, sarayda yaşadığı günlerde sade yaşama dair unuttuğu her şeyi kendinden geçerek yeniden keşfetti.
Malcolm suikastı
Malcolm Müslümanların geleneksel Arapça selamını verdi: "Es-selamü Aleyküm. Yüzlerce dinleyici, "Ve aleyküm selam." diyerek karşılık verdi. Ağzından bir başka söz çıkmasına fırsat kalmadan salonun önden itibaren altıncı veya yedinci sıraasında bir karışıklık çıktı. Wilbur McKinley yanında oturan diğer suikastçıya, "Çek şu elini
Sayfa 422 - İthaki YayınlarıKitabı okudu
Birkaç kuruş karşılığında satın almış olduğu bu aşk, yadigar olarak kalbinde büyük bir nefret bıraktı. Genç adam eve kadar hayale, düşünceye dalmış bir şekilde yürüdü. O kadar arzuladığı şey bu muydu?
Sayfa 49
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.