İnsan, doğanın en yetenekli canlısı (öyle olsun, hadi kabul edelim) neden sevgiyi kabul edemiyor, neden yaşayamıyor? Doğanın en yetenekli canlısı (hatırınız için öyledir diyelim) neden bütün yaşamın zenginliğini bırakıyor da; altın dediğimiz maden parçalarına, kumaş dediğimiz dokunmuş ipliklerin üzerine kapanıyor, zenginlik diye bunlara tapıyor?
Çevrenizdeki dikkatsizliklerden, kabalıklardan yoruluyorsunuz. Yanlış zamanda, yanlış yerde doğduğunuzu düşünüyorsunuz. Keşke 18. yüzyılda yaşasaydınız. Çevrenizde doğanın güzellikleri, zarif insanlar, incelikli bir müzik olmalıydı.
Geçen gün reklamlarda, mutfak robotu diye bir şey anlatıyorlardı da güldüm. Benden iyi mutfak robotu mu olurmuş? Benim hayatım otomatiğe bağlanmış gibi. Bas düğmeye, koş işe. Bas düğmeye koş eve. Bas düğmeye, koş çarşıya, pazara. Bas düğmeye annesin. Bas düğmeye karısın. Bas düğmeye hizmetçisin. Ne pil ister ne elektrik, işte karşınızda otomatik.
"Birine aşık olmak, gözü bağlı olarak, bir uçurumun kıyısında yürümek demektir. Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin. Sonu ölüm de olabilir, cinayet de, intihar da. "