Benzemez insan dostlarıma/ Ağaçlar gölgesini esirgemez/ Güneş köpeğimden daha sadık/ Dizlerime sıçrar ellerimi ısıtır/ Karşılık beklemeden/ Hele kuşlar/ Avcılara bile kin beslemezler.” Oktay Rıfat'ın “Gün Sonu Konuşması” şiiri böyle biter. Mahsusmahal için aklımda harfler, kâğıda, dünyaya, insana her baktığımda, bu dizeler sözden önce halkalandı
"Yürümek istiyordu. Durmadan yürümek. Acısının çoğulluğundan, yakıcılığından kurtulmak isteyen her insan gibi sadece yürümek. Yürümek acıya iyi geliyordu."
Sayfa 40 - Sel Yayıncılık, 3. BaskıKitabı okudu
Reklam
''Kendi içine yürümek ve saatler boyu kimselere rastlamamak..''
Sayfa 35 - Cem Yayınevi
"Geceleri uyuyup kalmadan önce seninle konuşmaya ihtiyacım var. Sabahları seninle kahvaltı, akşam üstleri ekmek ve çay, akşamları reçelli sohbetler, Pazar sabahları iki başına yürümek, ilkbaharlarda uçurtma, sonbaharlarda geniş bulvarlar ve kestane, yazın boş otoyollarda motosikletle gezinmek, kışın sobanın yanında bir koltukta birisinin benimle uzun uzun konuşmasına ihtiyacım var… Ya senin ?"
Her çıkmaz sokağın çıkmaz olduğunu anlamak için sonuna kadar yürümek zorunda bırakıldık...
" ...örneğin sokakta yürüyüp de tanınmamak her seferinde bir başarıydı bir zamanlar; şimdi ise sokakta yürümek gündelik hüzünlere dahildi. "
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.