186 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 5 hours
Yürümek, Sevgi Soysal'm yazarlık çizgisinde bir eşik olarak nitelendirilir. Elâ ve Memet’in hayatta kesişmelerini ve ayrışmalarını anlatan bu romanında Sevgi Soysal toplumca çizilen erkeklik, kadınlık sınırlarını ve sınır değerlerini bireyin gözünden sorgular. Bir Ege adasında bireyselliğin dar çemberinden çıkıp, insanca duyarlılıklarına sahip çıkan Ela, 12 Mart'ın ayak seslerinin duyulduğu Ankara sokaklarına yürüyüp gidecek Sevgi Soysal’ın iç sesi olarak da okunabilir... Müstehcenlik gerekçesiyle toplatılan Yürümek,
Yürümek
YürümekSevgi Soysal · Bilgi Yayınevi · 19741,169 okunma
Elâ birden eski saflığıyla: - Ben gebeyim galiba. Aleko, anasının üvey olduğunu birdenbire öğrenmiş bir çocuğun kırıklığıyla sordu: - Kimden? - Kimden olacak senden tabii! - Ama biz o... şeyi yapmadık ki, yani çocuk yapmak için... - Biliyorum, ama onca öpüştük... ne bileyim işte, hasta­lanmadım bu ay. - Öpüşmekten çocuk olmaz. - Ben de biliyorum ama işte...
Reklam
Bir sonraki erkek nedense hep bir öncekiyle kıyaslanır. Bir sonraki kadının hep bir öncekiyle kıyaslanması gibi. Sanki yeni marka bir araba alınmış da bir önceki markayla kıyaslanıyor. Çünkü hep bir eşya alır gibi, görülür kadın ya da erkek.
Kim aynadaki görüntüsünü usanmadan seyredebilir? Kim kendi sesini dinleyebilir saatlerce çıldırmadan?
Kendisini tamamlayacak parçanın bir başkası olmadığını anladığında, yürüyecektir Elâ...
"Ayağını yere sıkı basacaksın. Güçlü olmayana ekmek yok bu hayatta. Savaşmayana ekmek yok."
Reklam
"Öğretmen, elinde iki kalem, hep aynı çocukların başlarını karıştırdı, hep aynı çocuklar sıfır numara tıraş olmaya gönderildi. Ayıklandı bitler; sınıfın yaşça büyük, akılca küçük çocukları ayıklandı. Ayıklananlar arka sıralara oturdular. Önde oturan çocukların anaları daha sık gelmeye başladılar okula; geldi analar gitti analar, önde oturan çocukların kazınmadı kafaları."
Sayfa 28
"Elâ, canının içi olmanın, komşunun piçi olmaktan niçin bunca önemli, alay edilesi bir şey olduğunu anlayamadı bir türlü. İlerde, büyüyünce, 'komşunun piçini' takmayan bir toplumda yaşadığını anladı."
Sayfa 24
"Birbirlerinden çok daha zengin, çok daha yoksul çocukların nasıl birlikte oynadıklarını, hatta oynayıp oynamadıklarını bilmezlerdi."
Sayfa 23
106 syf.
·
Not rated
Türk Edebiyatı'nda üç kadın yazar var ki çok ama çok severim; Füruzan, Adalet Ağaoğlu ve Sevgi Soysal. Sevgi Soysal 1936 - 1976 yılları arasında yaşamış kırk yıllık hayatına bir çok eser sığdırmayı başarmış çok erken gitmiş bu dünyadan bu yüzden onu biraz daha fazla severim. Yenişehir 'de Bir Öğle Vakti ile başlayan, sonrasında Yürümek ve Yıldırım Bölge Kadınlar Koğuşu ile devam eden Sevgi Soysal kitaplarını okuma sürecime yıllar sonra 2022 yılında okuduğum Tante Rosa da eşlik etti. Tante Rosa beni çok mutlu eden bir okuma idi. Rosa inanılmaz bir karakter. Kadınlığın bin bir halini içinde barındıran biri, heyecanı, hayata olan bağı, toplumun tüm dayatmalarına kafa tutuşu, en dibe düştüğü zaman bile tekrar yüzeye çıkma çabasıyla bir idol kadın. Bazen doğru bazen yanlış yapıyor ama ama doğru da onun doğrusu, yanlış da onun yanlışı ve sürekli bir mücadele içinde. İronik, keyifli bir anlatımı var eğlenceli, çok sevmiştim. Tante Rosa yazarın teyzesi Rosel' in hayatı aslında. Sevgi Soysal ' ın kelimeleri ile buluşunca bambaşka olmuş. Tante Rosa 1968 yılında Dost Kitapevi tarafından basılmış ve çok anlaşılmamış, bana göre ilk post modern eserlerden biri Tante Rosa belki bu yüzden anlaşılmamıştır ayrıca filme de uyarlanmış. Kitabın girişinde yazarın kızı Funda Soysal, Tante Rosa' yı "erken öten bir horoz" olarak değerlendiriyor. İnanılmaz kıymetli bir eser okunmalı, kitaplığımda bulunmalı idi...
Tante Rosa
Tante RosaSevgi Soysal · İletişim Yayınları · 20193,944 okunma
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.