Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Büyükanne herkesin iki aklı olduğunu söyledi. Akıllardan biri bedenin yaşaması için gerekli olan şeylerle ilgiliydi. Bedene gerekli olan barınak, yiyecek ve benzeri şeyleri nasıl bulabileceklerini düşünmek için bu aklı kullanmak gerekirdi. Eşleşmek ve çocuk sahibi olmak için de bu aklı kullanmak gerektiğini söyledi. Bu aklı taşıyabildiğimiz kadar
Sayfa 77 - Say YayınlarıKitabı okudu
Beden aklı her şeyi ele geçirirse, ruh aklı bir fındık büyüklüğüne küçülebilir ve ortadan kaybolabilir. Böyle bir durumda ruhunu tümüyle kaybedersin. Böylece ölü insan olursun. "Ölü insanlar..." dedi, "Bir kötü insana baktığın zaman pislikten başka bir şey görmezsin. Onlar öteki insanlara baktığı zaman kötüden başka bir şey görmezler. Ağaca baktıkları zaman kereste ve çıkardan başka bir şey görmezler; hiçbir zaman güzellik görmezler. İşte onlar yürüyen ölü insanlardır."
Reklam
"Ölü insanlar..." dedi, " bir kötü insana baktığın zaman pislikten başka bir şey göremezsin. Onlar öteki insanlara baktığı zaman kötüden başka bir şey görmezler. Ağaca baktıkları zaman kereste ve çıkardın başka bir şey görmezler ; hiçbir zaman güzellik görmezler. İşte onlar yürüyen ölü insanlardır.
Büyükanne,
“ Ölü insanlar... Bir kötü insana baktığın zaman pislikten başka bir şey görmezsin. Onlar öteki insanlara baktığı zaman kötüden başka bir şey görmezler. Ağaca baktıkları zaman kereste ve çıkardan başka bir şey görmezler; hiçbir zaman güzellik görmezler. İşte onlar yürüyen ölü insanlardır.”
Hz. Peygamberimiz “Kabirleri ziyaret ediniz” tavsiyesinde bulunmuşlardır. Bu tavsiyeden sonra, insanlar devamlı kabirleri ziyaret etme alışkanlığı edinmiştir. Bu iş, peygamberimizin buyurduğu emirdir. Yakını olan ölmüş kimselerin kabirlerini ziyaret, sünnettir. Bununla beraber, türbeler de ziyaret edilmektedir. Ölü yakınlarının kabri ziyarete gitmeleri yerinde olan bir davranış. Fakat, türbelere gidip mum yakmaları, bilinçsizce bir iştir. Mum yakmanın insana en ufak faydası olmadığı gibi, ölüye de faydası yoktur. Mumun yanması, rumuzu ilâhidir. Türbeye gitmek yine bir rumuza işarettir. Mum; aydınlatıcı bir alettir. Bu mumu, insan ölü kalbine yakarsa, kâlp aydınlanarak, kendini ve etrafını aydınlatır. Hz. Peygamberimizin yine bu konuda buyurduğunun esası şu: “Ben, size yürüyen ölüleri ziyaret etmenizi söylemiştim.” Bundan şu anlaşılıyor; insanlara esas tavsiye olunan; yol ehlini yâni mürşidi bulup, onun yolu olan Hakk’a yürümektir. Yâni, Hakk’ın hayatıyla, Kayyum olan, ilmi verilerle donatılmış kâmili yol edininiz. Yaşayan kabirleri ziyaret ederek, Hakk bilgisi edininiz, yorumu çıkmaktadır. Bu ilim ile gönülde Allah’ın feyz tecellisinin çiçekleri biterek, gönül bahçesinin cennet zevkleriyle donatılmasıdır. Kabire çiçekle gitmenin manâsı da işte budur.
“Ölü insanlar…” dedi. Bir kötü insana baktığın zaman pislikten başka bir şey görmezsin. Onlar öteki insanlara baktığı zaman kötüden başka bir şey görmezler. Ağaca baktıkları zaman kereste ve çıkardan başka bir şey görmezler; hiçbir zaman güzellik görmezler. İşte onlar yürüyen ölü insanlardır.
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
Yürüyen Kentler: Kentsel Darvincilikle Tanışma Vakti
Yürüyen Kentler uzak bir gelecekte, distopik bir zaman aralığında geçiyor. Altmış Dakika Savaşları denen şiddetli bir çarpışma sonucunda tüm kıtalar yerle bir olmuş, güdümlü atom bombaları ve virüslü özel bombalar Dünya’nın neredeyse bütün kaynaklarını yok etmiştir. Hatta Kuzey Amerika kıtası o kadar kötü durumdadır ki oraya artık ölü topraklar denmektedir. Londra başta olmak üzere Avrupa’daki kentlerse devasa tank paletlerinin ve güçlü motorların yardımıyla hareket eden, mobil şehirlere dönüştürülmüştür. Artık dünyaya “Kentsel Darvincilik” hâkimdir. Başla bir deyişle, büyük şehirler varlıklarını sürdürebilmek ve kaynak elde edebilmek için küçük kentleri yutmakta ve sadece en güçlü olan hayatta kalmaktadır. Ama bu “yürüyen kentler” fikrine herkes sıcak bakmaz. Özellikle de Asyalılar… Kendilerine Mobillik Karşıtı Birliği diyen kalabalık bir grup insan, şehirlerin sabit olması gerektiğini savunmakta ve güçlünün güçsüzü yutmasının son derece doğal karşılandığı bu düzene karşı çıkmaktadır. Himalaya Dağları’nın sarp yamaçlarının arkasına sığınan bu insanlar yerleşik hayatın son temsilcileri ve mobil kentlerin en büyük düşmanıdır. M. İhsan Tatari İncelemenin tamamı: kayiprihtim.com/inceleme/yuruye...
Yürüyen Kentler (Yürüyen Kentler #1)
Yürüyen Kentler (Yürüyen Kentler #1)Philip Reeve · On8 Kitap · 2020190 okunma
170 syf.
4/10 puan verdi
(Spoiler içerir.) Kitabın yazarı Yann Martel, o çok sevilen ve sinemaya da uyarlanan Pi’nin Yaşamı kitabının da yazarı aynı zamanda. Kitap 180 sayfadan oluşuyor. Olayların akışına göre kitabı üç bölümde inceleyeceğim, bu şekilde daha anlaşılabilir olacağını da düşünüyorum çünkü biraz karmaşık bir olay örgüsü var. İlahi Komedya’yı okumuş olan
Beatrice Ve Virgil
Beatrice Ve VirgilYann Martel · Sayfa6 Yayınları · 201135 okunma
Hava sisli ve kasvetli insanlar sıcak bir yer arayışında ben ise bu anın tadını çıkarma peşinde. İnsanlar gerçeklerden hep kaçar kendilerinden bile oysa kendini tanımak en büyük marifet değil miydi onun bunun kitabında. Uyanmali herkes,olayları anlamalı anı yaşamalı, yoksa herkes yürüyen ölü mü olmalı?!...
"Temiz bir sayfa açmak ve o sayfayı seninle birlikte yeniden yazmak istiyorum." Dedi. Kabul ettim. O sayfaya birkaç güzel kelam yazdık. Ben uç kısmlarına kenar süsleri yapmaya çalıştıkça Iskender sayfada origami denemeleri yaptı. Daha sonra o "a4" kâğıt "c4" tipi patlayicıya dönüşüp ellerimde infilak etti. O yanmış ellerden hala merhamet umar Iskender. Ağır aksak yürüyen bir evlilik bizimkisi.. Yavaş başlayıp hzlandığımz, dingin başlayıp heyecanla devam ettirdiğimiz bir delilik. Bu normal olrmavan bir durumdur. Genelde insanlar evliliğe hizlı bir giriş yapıp gelişme içinde boğulurlar. Ya da bir delilikle karar verip heyecanla yürüdükleri bu volda refüjlere çarpa çarpa yavaşlarlar. Ama biz gün geçtikçe daha da heyecanlanıyoruz.
460 öğeden 301 ile 310 arasındakiler gösteriliyor.