– Tutamak sorunu. İnsanın bir tutamağı olmalı
– Anlamadım.
–Tutamak sorunu dedim. Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır...
Herkesin iyi yaşamak için gayreti vardır. Gerek aile gerekse iş hayatımızda bir çok zorluklar yaşayabiliriz, manipüle edilebilir bu durum motivasyonumuzu düşürebilir.
Montaj ustası olan kahramanımızın kendisine göre gözlemlediği yerleri, kişileri, olayları anlatır kitap. Mesleği sansürle ilgili olduğu için iş hayatında kendi doğrularıyla çatışan bir bireyi de okuyoruz aynı zamanda.. Mesleğimiz sırf para kazanmak için bizim nelere göz yumduğumuzu, etik denilen şeyin yerine günümüzde de görselliğin daha ön planda olmasının aslında yıpratan, algımızı değiştiren özelliklere sahip olduğunu görüyoruz.Baş karakterimizin halisünasyonlarının git gide artması bu algı değişikliğinin parçası olduğunu düşünüyorum.
Gözlerimizi her sabah açtığımızda neler kuruyoruz, gün sonunda kendimizi dinlediğimizde zorundalıklarımız ile kişisel davranışlarımızın çelişmesi kendi içsel çatışmamıza da sebep oluyor. Bu durumda yapılacak tek şey istifa edip yeni bir seyir rotası oluşturmak tek fark mutlu olacağının garantisini vermeyeceğinin farkında olmak.
Kitabı okurken Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ı ve Franz Kafka'nın Dava kitaplarının tadını aldım ben.
Ya ADAKO? Ağaç dalındaki gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi, bilmem. Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır. Buna ben Ağaç Dalı Kompleksi diyorum. Genç hastalığıdır.