- Sümer tapınaklarında rahibeler genel kadın görevi yapıyorlardı. Bunlar Tanrı namına seks yaptıklarından kutsal sayılmış ve diğer kadınlardan ayrılmaları için başları örttürülmüştür. Daha sonraları, İÖ 1500 yıllarında bir Asur Kralı, yaptığı bir kanunun kırkıncı maddesi ile evli ve dul kadınları da başlarını örtmeye mecbur etmiştir. Fakat kızlar,
Hüküm Allah’tan başkasına bırakılırsa, dosdoğru dinden sapılmış olunur. Mezhep içtihatlarıyla veya hadislere dayandırılarak verilen hükümler Allah’ın hükmü değildir. Mezhepleri dine eşitlemek, Allah’ın hüküm koyucu yetkisini başkasına vermek demektir. Oysa Kuran ayetlerinden açık bir şekilde görüldüğü gibi Allah’ın hüküm konusunda hiçbir ortağı yoktur. Kişilerin şahsi hükümleri din olamaz. Kehf suresi 27. ayetten, Allah’ın hükmüne uymanın ancak Allah’ın vahyine uymakla yerine getirilebileceğini anlarız. Allah’ın kelimelerini değiştirebilecek kimse yoktur, ama mezhepler nasih mensuhla (25. bölümde bu konu işlenecek), uydurma hadislerle, mezhep görüşleriyle Allah’ın hükümlerini değiştirmeye yeltenmişlerdir. (Bunu, bu niyetle yapmamış olsalar da sonuç budur.) Allah’ın hükümleri Allah’ın vahyi olan Kuran’dadır. Zaten Allah’ın sözü olduğu iddia edilebilecek başka bir kaynak yoktur ki bu kaynağın Allah’ın hükmünü kapsadığı iddia edilebilsin. Hükmün yalnız Allah’ın olması (12 Yusuf Suresi 40) ve Allah’ın hükmüne kimsenin ortak kılınmaması (18 Kehf Suresi 26) için Allah’ın hükümlerinin hepsini içeren Kuran’ı, dinin tek kaynağı yapmak zorundayız. Eğer Allah’ın hükmünü içermeyen ve O’nun tarafından gönderilmemiş olan kitapları, dini hüküm kaynağı yapıyorsak (ister mezhep ilmihali, ister hadis kitabı olsun); Allah’ın kitabı Kuran’la çeliştiğimizi bilmeliyiz. Bu kitapların Buhari, Müslim, Ebu Davud gibi adlarla anılmaları ve mezheplerin Hanefi, Şafi, Caferi gibi adları; bu kitap ve mezheplerdeki hükümlerin sahiplerinin Allah değil, bu şahıslar olduklarını daha baştan adlarıyla ortaya koymaktadır.
Reklam
Osmanlı ve Paris Komünü: Cüce Canavar ve Çapulcular
Osmanlı ile günümüzde bir süreklilik var mı? Kimi açılardan var; kimi açılardan yok. Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın oğlu Prens Mustafa Fazıl Paşa’nın (1829, Kahire- 1875, İstanbul) Osmanlı’nın sürgüne gönderdiği Paris’ten Padişah Abdülaziz’e gönderdiği mektup, 1867 tarihli olmasına karşın, sanki bugün yazılmış gibi geçerli. Örnek olarak, mektuptan,
195 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 saatte okudu
Güzel metinler
Ömür Diyorlar Buna" farklı tarihlerde kaleme alınmış ve günlük gazetelerden kültür-edebiyat dergilerine farklı ortamlarda yayınlanmış metinlerden oluşuyor. Yazilara gelirsek, -Biliyor musun ki iyi yaşanmış hayat bir hazinedir... Bir gazetede Anadolu Ajansı mahreçli kısa bir haber görmüştüm: "Akçakoca'daki huzurevinde yaşayan, yedi dil
Ömür Diyorlar Buna
Ömür Diyorlar BunaAyfer Tunç · Can Yayınları · 2014933 okunma
Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist (TKP/ML) FKF Kongresi'ndeki ayrışmanın ve sonrasında THKO ve THKP­C'nin kurulmasının ardından "Aydınlıkçılar" olarak da bilinen Doğu Perinçek ve arkadaşları, Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi'ni (TİİKP) kurdular. Partinin ilk merkez komitesini Doğu Perinçek, Ömer Özerturgut, Şahin Alpay
Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) Deniz Gezmiş 1969 yılında bir süredir savunmakta olduğu silahlı mücadele fikrinin peşinden Filistin'e gitti. Burada Cihan Alptekin ve Yusuf Küpeli'yle birlikte yaklaşık bir ay gerilla eğitimi aldı ve ülkeye döndükten sonra arkadaşlarını gerilla mücadelesine ikna etmeye çalıştı. Cezaevinde kaldığı 20 Aralık
116 öğeden 181 ile 116 arasındakiler gösteriliyor.