Bir utanç perdesi, yaşamaktan
Acısı topuklara vuran bir yutkunma
Bir gelecek vaadi canımızda halkalanan Gövdemizde onurlu bir yalnızlık
Al yeşil bir tevazu kalbimizde
Ev; bir tutunma çabası,bir arayış hikâyesi,bir içsel yolculuk... Yazarın okuduğum her kitabında kendi içinin duvarlarına çarpan kadın karakterlerle karşılaşıyorum;elinden tutmak,sarılıp dertleşmek istediğim ...Yorgun,mutsuz, itilmiş ve yapayalnız kadınlar ...Anka kuşu misali küllerinden yeniden doğan kadınlar...Pes etmiş,mücadeleyi bırakmış, tükenmiş gibi görünen,ama aslında bir yanıyla hep güçlenmeye ve ayağa kalkmaya arzulu kadınlar...
Ev'deki Seher de işte o kadınlardan biri.Çocukluğundan beri hiç ailesi,yuvası,evi olmamış;her fotoğraf karesinde kendisini fazlalık olarak görmüş,aidiyet duygusu hiç gelişememiş ve bu durumun sonuçları ne yazık ki tüm hayatına sirayet etmiş.
Seher,arkadaşı Oğuz ile Portekiz'den Santiago'ya yürümek ve oradan da dünyanın sonu olarak bilinen Finisterra'ya gitmek amaçlı çıktığı yolculukta içsel hesaplaşmalarıyla hemhalken,biz de onun çocukluğundan günümüze yaşadıklarına tanık oluyoruz..Nermin Yıldırım'ın her kitabı ben de yutkunma güçlüğüne sebep oluyor ...Bu kitabını da boğazım düğüm düğüm okudum yine..
Ne diyebilirim ki,zaten ne desem eksik kalacak..Ne kadar övgü yağdırsam da yetmeyecek.Çok ama çok sevdim ...
Okuyun
Okutun
Hediye edin
Bakın çok güzel bir hediye olur bu kitaptan ...
Sağlıcakla,kitapla kalın ...