Fakiri neden ezersin?
Müslümana neden saldırırsın?
Ateisti neden dışlarsın?
Yahudiyi neden öldürürsün?
Savaşı neden başlatırsın?
Hayvana neden eziyet edersin?
Neden insan olmazsın?
Öleceksin birgün... Yok olup gideceksin...
Ne bu iktidar mücadelesi? Güç gösterisi?
Çok değil yüz yıl sonra bütün varlığım yok olacak.
Ve bir yüz yıl sonra da mezarım
Bir evin olacak…
İçinde televizyon olmayan, küfre giren şarkı sözleri yükselmeyen.Bir odası koca bir kütüphane ve namaz odası olan.Helal lokma ile dönen, Haramlardan uzak bir evin olacak.Adetlere göre değil, ayetlere göre kurulmuş bir yuva.
Nasip eyle Ya rab
“Yüzünüz yere, gönlünüz dara düşmesin..”
Bana çiçekler de sunabilirdin,
Diken bürümüş her yanını.
Sana ardına kadar açtığım,
Şu gönlümün kapılarını,
Penceresiz, bacasız duvarları,
Bir yuva, ev de yapabilirdin.
Ahmet Ekinci
Aileler, evladlarını hakikaten sevmiş, sahiplenmiş olsalardı en önce onların kalbi ihtiyaçlarını önemserler, onlara hayatlarının en mühim tercihini yaparken sadece rehber olurlardı. Onların yerine tercih yapmazlar, sanki mal alım satımı gibi tek bir kritere göre evlatlarını teslim etmezlerdi. Bugün şahit oluyoruz ki, kendi kalbinin ihtiyacına göre istediğini seçmeyen ve sadece maddiyat üzerine te'sis edilen birliktelikler yuva olmaktan uzak ve pek çoğu bitmektedir. Ne zaman ki kalp, karakter maddiyatın önüne geçip, maddiyat kafi seviyede talep edildiği vakit, insanlar yuva sahip olup mesud ve bahtiyar olabileceklerdir
Mal mülk sahibi olmak isteyen ona vasıl olur, yuva olmaktan mahrum kalır. Lakin bir gönüle, karaktere, tamamlanışa talip olan ise mesud ve bahtiyar olur. Çünkü insan insanın sevgi ve alakasına muhtaçtır dedi sevmeyi bilen bir gönül sahibi.