Liyakat, Ehliyet, Adalet, Hassasiyet, ne zaman, nerede ve nasıl aktif olacak? Yirmi yıl kadar oldu sanırım. Bilişim, iletişim, internet projeleri üzerine çalıştığım, küçük bir ticari ofis açmıştım. Daha ofisime yerleşeli bir ay olmadı ki; postacı taahhütlü bir resmi tebligat getirdi. “Bir bakayım, bu adrese yeni taşındım, bildirimlerimi bile
İSA ALEYHİSSELÂM VE HAVÂRÎLER
Hazret-i İsa aleyhisselâm, üç sene kavmini hak dine davet etti. Mucize olarak bir ölüyü diriltti ve anadan doğma körlerin gözlerini açtı. Su üzerinde yürüdü ve daha buna benzer çok mucize gösterdi. Ona yalnız on iki kişi iman etti ki onlara Havârî denilir. Hak yolunda ona yoldaş oldular. Diğer Yahûdîler, imana gelmek şöyle dursun Hazret-i İsa’yı
Reklam
MEZHEB VE TARİKAT BİDAT DEĞİLDİR. ÇOK HADİS BİLMEK, İCTİHAD ETMEYİ GEREKTİRMEZ FATİH KUT: Mezheb konusunda bazı insanlar, bidattir, olmasa da olur hatta daha da tehlikeli şeyler söylüyorlar. Hatta mezhebe ne gerek var ki.Kurân ve Sünnete uyduktan sonra zaten sen yolunu çizmişsin deniliyor. Bu noktada neler söylersiniz? PROF. DR. ORHAN ÇEKER: Önce
KUR’AN AYETLERİ NASIL OLUŞMUŞTUR? (Maide suresi 41-42. Ayetler)
"Muhammed'in Medine’ye gelmesinden sonra evli bir Yahudi, yine evli olan Yahudi bir kadınla zina etmiş ve onun durumunu görüşmek üzere Yahudi bilginleri, Tevrat okudukları evde (herhalde havra olmalı) bir araya gelmişlerdir. O zamanda Yahudiler bu suçu işleyenleri Tevrat'taki recm cezası yerine zifte (veya siyah boyaya) batırılmış
HAZRET-İ YAHYÂ VE HAZRET-İ İSA (A.S.)
İsa aleyhisselam doğunca Hazret-i Meryem onu sardı; beşiğe koydu ve alıp kavminin yanına getirdi. Onlar, “Meryem! Sen ne yaptın? Sen fena bir iş işlemişsin.” dediler. Hz. Meryem, “Ondan sorunuz.” diyerek eliyle İsa aleyhisselâm’ı işaret etti. “Biz, beşikteki çocukla nasıl konuşalım?” dediler. Hz. İsa hemen söze başladı ve “Ben, Allâh’ın kuluyum.
ben gri dizisi üzerine
adalet; toplumu ve insanı bir arada tutan bir mekanizmadır. bu mekanizmanın salvolar vermesi önce birey bazında daha sonra toplum bazında kaosa ve karmaşa sebebiyet verir. bu bağlamda adalet kavramı yaşamak denkleminin en önemli yapı taşıdır. peki insan ve toplum adalet kavramıyla yüz yüze gelmeden önce ne kadar kendini sorumlu hissetmektedir. çünkü her canlı formu yüzleştiğinde ancak eylemde bulunur. ancak insan kültürel ve tarihsel hafızasından dolayı bunu üzerine çıkarak teorik bağıntıyla geçmişi olmasa dahi geleceği dizayn etmek için kurallar koyarak aşama yapmaya çalışır. bu aşamayı sağlayan bilinçsel evrimden hareketle gerçekleşir. ancak biliçsel evresini tamamlamamış birey hatta toplumlar dahi bu kurallara uyma zorundalığına tabi tutulur. çünkü etkileşimin ya da iletişimin sağlanabilmesi için ortak bir olgu üzerinden dinamize edilmesi gerekir. aksi takdirde kurulan bağlar ve bağlantılar kopmaya mecburdur. bu mecburiyetin güdümünde insan ve toplum formunun tavır ve ruhu dünyanın bütün tinsel ve maddi perspektifini yeniden şekillendirir. peki insan formu buna kendini ve kendiliğini ne kadar hazır hissetmekte, var oluşsal sancılarını ne kadar düzenliye bilecektir? kısacası adalet denklemi varlığın ve yokluğun sac ayaklarının yere basmasını sağlayan etmendir.
Reklam
Rivayete göre " Cemâleddîn-i Aksarâyî hazretleri anlatır: Tâbiînden Hasan-ı Basrî hazretleri bir gün dergâhta otururken ihtiyar bir kadın gelir ve; -Efendi hazretleri, benim bir kızım vardı öldü. Hasretine dayanamıyorum. Bana bir duâ öğret de rüyâmda görüp hasretimi gidereyim, der. Hasan-ı Basrî hazretleri gerekeni yaptıktan sonra kadın
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.