-Halbuki, diye devam etti, sulak ve bereketli ova halkının gözleri alâ yerine tahrirli mavi, açık laciverd, yahut yeşildir; her halde gösterişli renklerle süslüdür, mesela Bursa'da bütün gözler böyledir. Orası da güzel gözlüler diyarıdır.
BİR HEYKEL İÇİN
Tahtadan ve yumuşak rüya işçiliğinde
Bu kadın başı her an biraz daha derinde,
Daha hülyalı, dalgın, ümitsizce kendisi
Toplanmış ay ışığı, yüzen tek su nergisi
Hiç akmayan bir zaman nehrinin sularında
Ne uçan bir kırlangıç, ne sedef kumsalında
Ateşler püskürerek dolaşan bir ejderha
Uzakta yeşim rengi bir ufkun kenarında
Bir başka akşam gibi açılıp gülsün diye
Derinleşen bir bahçe lotus çiçekleriyle...
Ne de başka bir remiz uçsuz bucaksız Çin'den,
Gülümsüyor ölümün sonsuzluğu içinden
Gülümsüyor vaktiyle nasıl gülümsediyse
Ömrünün sabahında ümide ve sevgiye.
Tahtadan ve yumuşak rüya işçiliğinde
Bu kadın başı her an biraz daha derinde,
Daha hülyalı, dalgın, ümitsizce kendisi
Toplanmış ay ışığı, yüzen tek su nergisi
Hiç akmayan bir zaman nehrinin sularında
Ne uçan bir kırlangıç, ne sedef kumsalında
Ateşler püskürerek dolaşan bir ejderha
Uzakta yeşim rengi bir ufkun kenarında
Bir başka a kşam gibi açılıp gülsün diye
Derinleşen bir bahçe lotus çiçekleriyle ...
Ne de başka bir remiz uçsuz bucaksız Çin'den,
Gülümsüyor ölümün sonsuzluğu içinden
Gülümsüyor vaktiyle nasıl gülümsediyse
Ömrünün sabahında ümide ve sevgiye.
"Kimi zaman bir üst kat penceresininden bakanın ben değil de annem olduğu duygusuna kapıldım." (s.41)
Pencereden dünyayı seyreden öznenin bu tasviri hatrıma Orhan Veli'nin İnsanlar şiirini getirdi.
"Annemin kucağından
Seyrettiğim insanlar gibi
küçüklüğümde...(Orhan Veli) *
Kavan'ın Buz ve özellikle Kartal Yuvası
Refik Halid’in “roman” sırtlığı ile numaralandırılarak basılan 19 kitabının sonuncusunu da büyük bir keyif ile okudum. Yine iç konuşmalar, gelgitler, iğnelemeler ve esprili takılmalarla (bu takılmalardan en çok güldüğüm, Orhan Veli’ye yaptığı ve aşağıda paylaştığım paragraftaki bölüm oldu) dolu bir kitaptı. İlk 5’e koyamasam da 7-8’inci sıradaki yerini rahatlıkla almıştır.
Geneline bakıp düşündüğümde, “Bu 19 romanın seni etkileyen en iyi ilk üçü hangileriydi?” sorusu ile karşılaşsam, tereddütsüz vereceğim cevap şu şekilde olurdu:
1. Kadınlar Tekkesi
2. Bugünün Saraylısı
3. Nilgün Üçlemesi
“Türkçemizi en iyi kullanan yazar” sıfatı ile dikkatimi çekerek, Anadolu Hikayeleri ve Gurbet Hikayeleri adlı öykü kitaplarıyla başladığım, devamında 19 romanını çok çok çok severek okuduğum Refikciğime, 7 kitaplık “Mizah” serisi ile devam edeceğim.
Edebiyat tarihimizin bu eşsiz yazarı ile hala tanışmayan var ise, emin olun ki kendisini büyük bir edebi hazdan mahrum bırakıyordur.
Sevgiyle…
“… Şair rakı şişesinde balık olacağına viski gölünde ördek olsa, ördekler sürüsüne katılabilseydi genç yaşında ecel şerbetini içmezdi, sapasağlam yaşayıp giderdi. Haklısınız, viski üzerine içki yoktur!” (s.101)
Tahtadan ve yumuşak rüya işçiliğinde
Bu kadın başı her an biraz daha derinde,
Daha hülyalı, dalgın, ümitsizce kendisi
Toplanmış ay ışığı, yüzen tek su nergisi
Hiç akmayan bir zaman nehrinin sularında
Ne uçan bir kırlangıç, ne sedef kumsalında
Ateşler püskürerek dolaşan bir ejderha
Uzakta yeşim rengi bir ufkun kenarında
Bir başka akşam gibi açılıp gülsün diye
Derinleşen bir bahçe lotus çiçekleriyle ...
Ne de başka bir remiz uçsuz bucaksız Çin'den,
Gülümsüyor ölümün sonsuzluğu içinden
Gülümsüyor vaktiyle nasıl gülümsediyse
Ömrünün sabahında ümide ve sevgiye.