Köşe Yazılarından/Cihan Aktaş
"...Klasikleri okumanın bir tür disiplin gerektirdiği muhakkak, dolayısıyla zaman içinde keşfedilecek hoşnutluk, kimisi için çileli bir hazırlık anlamına gelebilir. Klasikleri okumadığı için daha mutlu olduğunu söylemeye getiren insanlar tanıdım. Gelgelelim hiç de “ümmilik”le açıklanamayacak olan türde bir bilgi eksikliğinin mutluluğuna yönelim sıklıkla kendi durduğu yere dair bir yüzleşme korkusu yüzünden baş gösteriyor. Klasikler kuşkusuz eleştirel düşünme kapasitemizin yükselmesine katkıda bulunur, çünkü orada resmi tarihlerin anlattığından farklı bir şekilde dile gelir toplumların türlü yüzleri..."
Diyanet Aylık Dergi-Din, Kimlik ve Yabancılaşma- 2016/ Mart
"...Yüzleşme ise, görebilmekle orantılı bir süreçtir..."
Reklam
Yüzleşmekten korkmak özellikle onaylanma ihtiyacı taşıyan kişilerde gördüğümüz bir durumdur. Yanlış ebeveyn tutumundan ya da çocuklukta yaşanan travmatik bir süreçten sonra başkaları için yaşayan, diğer insanların onayı olmazsa yaptığının ya da söylediğinin yanlış olduğunu düşünen insanlarda bir süre sonra çekince ve korkular ortaya çıkar. Peki ne yapmalıyız? Çok klasik ama çok doğru olan bir şeyi yapmalı ve kendi değerimizin farkına varmalıyız. Değerli olduğumuzu bildiğimizde reddedilme korkusu yaşamayız. Çünkü reddedilsek bile bu bizim değersiz olduğumuzu göstermez. Tüm korkuların, tüm yüzleşmelerin çözümü kendimizi sevmekten geçer. Ne yapmalıyız? Başka insanların düşüncelerini önemsediğimiz kadar kendi düşüncelerimizi de önemsemeliyiz. Hayat bir dengeden ibarettir ve her zaman doğru yoktur. Yanlış yapmaktan korkmamalı, yaptığımız yanlıştan ne öğrendiğimize odaklanmalıyız. Ne yapmalıyız? Söylemek istediklerimizi birden söyleyemiyorsak ufak adımlar atmalıyız. Her zaman beklediğimiz cevabı almayabiliriz. Bu bizi zayıf değil tersine daha güçlü yapar. Ne yapmalıyız? Bu hayata bir kere geldik. Cesur olmayı tercih edip korkularımızın üstüne gitmeliyiz. uplifers.com/reddedilme-yuzl...
"Yüzleşme noktasında ne mutlak cahiller ne de yetkin bilgeler vardır; sadece hâlen bildiklerinden daha fazlasını öğrenme girişimi içindeki insanlar vardır." -Paulo Freire
Nedir bu cuma gününün özellligi. Dünyada olup biten herseye Tanri'nin karar verdigini tastikleme günümüdür. Yoksa her gün tekrar tekrar yapilan ayni isleri durdurma günümü. Ya da, kafanizda baska bir düsünce kalmayana kadar " O " özelle özel bir randevu günümü. Veya bir hafta kelimesini kullandigimiz cumartesiden cumaya kadar olan iki nokta rasindaki persembeden sonra gelen virgülmüdür. Yani teneffüs günümü. Sorma sorgulama, kargasaya, curcunaya, kalabaliga, gürültüye bir dur deme günümü. Kendinle yüzlesme günümü. Ben neyim nereye gidiyorum, bu hal neyin nesi deme günümü. Yok belkide gösteri salonu, yeni aldigin bir arabayi caminin en yakinina park edip görmelerini saglama günü. Bu kadar insani bir araya sen tek basina toplayamazsin üstün güc bunu yapmissa bundan faydalanman gerek. Yeni aldigin bir takim elbiseyi göstermen gerek, boy ölcüsmen gerek, kendine bir tastik gerek. Belkide is baglantilarinin en güzel yapildigi yerdir. Yada yaptirmis oldugun yeni tras modelini sunma günü. Yoksa bu kadar dedi koduyu nereden duyacaksin bir arada. Hocada yine ayni seyleri anlatacak tekrar yapacak, görevini yaptiginin rahatligi ile. Kulagi tirmalayan, düsündüren seyler anlatmayacak. Kanatli kelimeler kullanarak fikir dünyasinda beni gezdiremiyecek. Durdurun dünyayi basim dönüyor. Iste bugün dünyayi durdurma günü. Cumaysa cumaniz mubarek olsun.
Kitapların kısaltılmış versiyonları ve kısa bir anı
Küçükken hepimiz kısaltılmış kitaplar okumuşuzdur. Hatta bu kısaltılmış olarak okuduğumuz kitapların bir çoğu belki de hepsi klasiklerden oluşuyordu. İleriki yaşlarımızda da çoğumuz bu kısaltılmış versiyonlarını okuduğumuz kitapların uzun versiyonlarını okumak zor geldiği için bu kitaplar “Ben bunu zamanında okudum ya ama pek hatırlamıyorum”a
Reklam
778 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.