Çok bildik, popüler edebiyatta ve magazinde sık sık işlenen bir konuyu alıp maden gibi işlemiş Ayfer Tunç zira konu kolaylıkla ucuza kaçabilecek bir yapıda. Ancak kalem Ayfer Tunç'a ait olunca o doz öyle ayarlanıyorkiPopüler kültürü zehir zemberek eleştirmek için popüler kültürün kendisini bir silah olarak kullanmış yazar.
Romanın kahramanı, ismi hiç geçmeyen anlatıcı kadın, Tunç'un ilk romanı Kapak Kızı'nda doğmuştu aslında. Hakkında bolca konuşturmuş sayesinde pek çok yüzleşme gerçekleşmişti ama kendisi hiç ortaya çıkmamıştı. Hatta belki biraz negatif yaklaştı okuyucular Şebnem'e. Şebnem'in bir aile dramı içinde hayatın ona hiçte iyi davranmayışına karşı koymak yerine kendini kurban edip, kendini yitirmeye çalışarak hayattan intikam almaya çalışmasını okuyorsunuz kızarak,üzülerek, hayıflanarak. Anne baba sevgisinin eksikliği, sorumsuzlukları dünyanın en güzel kızını savuruyor, her duvara nasılda çarpıyor Şebnem.
Ah be Şebnem ah...
Yeşil Peri Gecesi aynı zamanda bolca Edip Cansever ve Cemal Süreya dizelerine takılmış. Kitabın yolu şiire düşmüş ki şiir aşkın duasıdır. Ahlaki çürüme, toplumsal ikiyüzlülük, tüketim kültürünün bireyler üzerindeki etkileri, geleneklerin insan ruhunda oluşturduğu baskı ve zorbalık, tanıdıklar ile köşe dönen küçük elitler, mutsuz bir toplumun mutsuz insanları,bireylerin derin ruh haritaları bundan daha sağlam bir dille anlatılabilinir miydi, bilemiyorum. Edebiyat tüm bu dinamikleri yerli yerinde kullanmak sanırım. Kalemine sağlık Ayfer Tunç