Sıradan bir ölünün yüzünde bile bir ifade, insanın aklında yer edecek bir şeyler olur. Bir insanın kafasının yerine bir yük beygiri kellesi geçirecek olsak, ancak böyle görünürdü işte.
Hükümdarlara sokakta suikast yapan anarşistler görülmüştür. Fakat esir oldukları memleketin sarayına saldıracak fedailer hiç bir yerde çıkmamıştır. Kür Şad'ın bu hareketi hiçbir netice vermeden sönseydi bile yine o en büyük kahraman sıfatına layık olacak ve bu hareketiyle torunları olan biz, bugünkü Türklere edebi bir şan ve şeref kazandırmış bulunacaktı.
Bu suretle, denilebilir ki, Türkleri esaretten kurtaran Kür Şad'ın kahramanca saldırışı olmasaydı Çinliler, tabii, Türkleri Çinde alıkoyarak çinlileştirmek siyasetinde muvaffak olacaklardı. Ve belki de bugün yer yüzünde büyük Türk milleti bulunmayacaktı.
"Kendini nasıl bir şeyin içine soktuğunun farkında mısın Angelina?" diye sordu. Baldırındaki kılıftan bir bıçağa uzandı- ğında kocaman gözlerle izledim.
Göğsüme doğru yönelttiği kocaman bıçağı takip ettim ve bıçağın hafif kıvrımlı ucunu gömleğimin ilk düğmesinin altına taktı. Pürüzsüz metal yüzeyinin üstünde kurumuş kana benze- yen
İyi bir erkeğin evinde
kötü bir karısı olursa,
o erkeğin
cehennemi bu dünyada demektir.
Tanrı hiç bir müslümanı bu belâya atmasın.
Yâ rabbi,
kötü huylu ve ters tabiatlı kadın yer yüzünde kalmasın.
Boğaz bana daima zevkimizin, duygumuzun büyük düğümlerinden biri gibi gelmiştir. Öyle ki, onun bizde külçelenmiş mânasını çözdüğümüz zaman büyük hakikatlerimizden birini bulacağız sanmışımdır. Bu bir hayal olabilir. Birçok güzellikler insana kâinatın eşi veya eşiti oldukları vehmini verirler. Onlarla karşılaştığımız zaman bizde büyük, kendi
Hiç beklenmiyen bir ölüm. Benim ıstırap arkadaşım. oğlum Orhan Veli'yi çok severdim. Çok değerliydi. Varlığı, edebiyatımız ve gençlik için elzem olan bir insandı. Fikir mahsullerini henüz tamamen veremeden öldü. Kıymeti münevverlerimiz tarafından hakkiyle belirtilmelidir. Ona muhabbeti olanlara ve dostlarına sa- bırlar dilerim. Orhan Veli'nin hiç olmazsa tabutunun arkasından yürümek ve mezarına gitmek isterdim. Vücutça biraz hasta bulunuşum buna mâni oldu.
Gençlik için elzemdi ve kayıptı, dedim. Açıklıyayım: Gençlik derken, kafa gençliği ve Orhan Veli kafası ayarında
olanları kasdediyorum. Yaprakından istifade ettiğimiz verimli dal ansızın kırıldı. düştü; toprağa, tabiatin tâ koynuna girdi. O dalın meyvaları yer yüzünde ve beşerin elindedir. Boşuna bir şekilde kurutmıya teşebbüs edenler bulunsa da ümidimiz ve tesellimiz dalı kırık ağaçtadır. Çünkü, ağacın kökleri çok sağlam ve kuvvetli..
Kim bilir belki de insanların yer yüzünde ulaşmaya çalıştığı tek gaye, bu gayeye ulaşma yolundaki daimi çaba, başka bir deyişle hayatın ta kendisidir.
...
Onun için, gayeye her yaklaşmada bir huzursuzluk hissedilir.
Enes, Resûlüllah (as)’den nakleder:
Allah Taâlâ (kıyâmet gününde) cehennemliklerin azap bakımından en hafifi olan birisine:
- Farzedelim ki, yer yüzünde mal olarak ne varsa hep senin olsa (şu azaptan kurtulmak için) onları fedâ eder miydin? diye soracaktır. O da:
- Evet, diyecek. Bunun üzerine Allah:
- Fakat sen Âdem’in sulbünde iken Ben senden (şimdikinden) daha kolay bir şey istemiştim, bu Bana şirk koşmaman idi. Ne var ki sen (dünyâya gelince) yüz çevirip şirke yöneldin.
YALNIZLIĞIN YARATTIĞI İNSAN
Pardösüsünün kürklü yakasını kaldırınca üşüdü mü diye baktım. Aslında soluk esmer yüzü balmumu gibi sararmıştı.
– Üşüdün, dedim.
Kaşını kaldırdı. Yanağındaki çıban yerinde kan yoktu. Durdum. Yüzünü avuçlarıma alıp ovaladım.
– Neden böyle oldun, dedim.
Güldü. Karanlığa doğru tükürdü. Başını iki tarafa şiddetle
Muhterem okuyucu kardeşim!
Allah Teala hem bizleri hem de sizleri vakti değerlendirmeye , onu faydalı bir iş ve yararlı bir ilimle doldurmaya muvaffak kılsın. Bizleri zamanın ve hayatın kıymetini idrak eden, kendilerini ve milletlerini aldatmayan, Allah Teala'nın nefislerine ikram ettiği nimetleri heba etmeyen ve doğru yol üzere bulunan
Sana her zaman söyleyorum, senin yüzünde gülmek var
Bakınca bir yaşama ordusu çıkıyor aydınlığa
Bir çiçek geliyorsun yer altı çevresinden
Bir kartal gidiyorsun çıplağın ayaklarla
Şimdi bir pembeyi kovuşturuyor
Omzundan yukarıya üç kişi
Deli ediyor onları saçlarında
Bir karanfil çok Bir karanfil azala azala.
En saklı yerlerinden en güzelliğin çıkıyor Ansızın doğan hayvanlar gibi güzel
Bakınca bir şiir canlıyorum dünyaya
Yapılan bir şeydir şiir; yuvarlak, kırmızı, geniş
En genişi en kırmızısı o ezilmişler katında
Şimdi bir gizliyi kovuşturuyor
Gözlerinden içeriye üç kişi
Deli ediyor onları mısralarımda
Bir karanfil az
Bir karanfil çoğala çoğala.
"Memleketin kaybedilmek üzere olan küçük parçasını feda etmeyeceğim diye en büyük parçasını hesapsızlık ve bilgisizlik yüzünden feda eden idarecilerimizin bir de mevki ve şöhret peşindeki hırsları yüzünden ne hale geldiğimiz aşikârdır. Bu mevzuda fazla izahata lüzum görmüyorum. Bundan sonra da fena günler göreceğimizden şüphe edilmemelidir.