Ölmeyi göze aldıklarında derin derin bakarlar...
Bir kadına duyduğun sevgi arttıkça yüzüne doğrudan bakabilme gücün azalır; gerçek aşıklar ölmemek için uzaktan bakarlar...
Kimsenin yüzüne söylemeyeceğin şeyi arkasından konuşmayacaksın!
Reklam
Oysa sen yalnızca sevmek istersin, peki ama nasıl mümkün olacak bu? Senin üzerine gelen vahşi bir hayvansa, canlı bir ruhunun olduğunu kabullenmiyorsa, yüzüne tekme atıyorsa, nasıl bağışlayacaksın insanı?
Kadın kılığına giren Talat, kadınlara sokaklarda yapılan sarkıntılıkları öfkeyle karşılar. Şöyle der kendi kendine: ''Ah biçare kadınlar, neler çekerlermiş. Biz erkekler onları kukla mesabesinde kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluruz. Bu ne rezalet ve küstahlık. Bir erkek, tanımadığı başka bir erkeğin yüzüne bakmaz, söz söylemez. Lakin tanımadığı ve hiç görmediği bir kadına gülerek yüzüne bakmaya ve söz söylemeye başlar.''
Herkesin hikayesi başka Herkesin yükü kendine göre ağır Herkesin dışavurumu kendine özgü Kimi kapanır içine, Kimi haykırır insanların yüzüne. Kimi alır eline kalemi, yazar gücü yettiğince.
Ah biçare kadınlar, neler çekermiş! Biz erkekler onları kukla değerinde kullanıyoruz. Yolda serbest ve rahat yürümelerine mani oluyoruz. Bu ne rezalet! Ne küstahlık! Bir erkek tanımadığı bir başka erkeğe rastlasa yüzüne bakmaz, söz söylemez. Lakin tanımadığı ve daha önce görmediği bir kadına rastladığı anda gülerek yüzüne bakmaya, söz söylemeye başlar ve kovsalar bile yanından ayrılmaz. Demek oluyor ki biz, kadınları insan sırasına koymuyoruz. Kendimizi eğlendirmek için onların ruhunu sıkıyoruz. Serbest gezip dolaşmalarına ve eğlenmelerine mani oluyoruz. Ve bir taraftan da kendimizi onlara güldürüyoruz.
Reklam
..anlamın insanın tam da içinde,ruhunun derinlerinde saklı olduğunu ve ancak bilinçli bir gayretle gün yüzüne çıkarılabileceğini söylüyor bize. İnsanın temel meselesinin olgunlaşma serüveni olduğunu söyleyerek bizi içimizde saklı duran olgun insanı (insan-ı kâmil) açığa çıkarmaya davet ediyor.
Bi Ford alamadık
Memnuniyetsizliği o kadar şiddetliydi ki, Adam onun henüz bir Ford almadığını anladı. Bir çeşit kıskançlıktı şu yüzüne çıkan. "Ben kat'iyen istemiyorum" dedi postane memuru; bu da karısının alsın diye başının etini yediğini gösteriyordu.
"Kardeşini kötü bir iş yaparken gören ve yüzüne gülen, ona ihanet etmiş olur." | Fudayl bin İyad|
Benim gözümde bilmediğini açıkca söyleyen insan bilmediğini biliyormuş gibi görünen ve her şeyi ağzına yüzüne bulaştıran ikiyüzlüden daha değerlidir.
Reklam
Mesnevi okuyup sigara içen mütesettir kızlar kiminle evlenir Erkan? Mavi Marmara’dan galip dönen İslamcılarla mı? Sakalları yüzüne nur katmışlarla yakışıklı mı? Risale-i nur talebeleri değil Erkan olur mu? Bak ben severim onları da onların evliliğini de Onların yumuşacık Müslümanlıklarında semirttikleri saadetlerini de Ben severim onların nefes alırcasına girdikleri sevapları da Ben elbette severim nisa taifesinin pıtır pıtır çiçek açmasını Dindar kocalarının kollarında Ben niye sevmeyeyim Erkan evveli çile ahiri konfor olan Müslümanlığı Ben niye beğenmeyeyim Rumeysa Nur ve Bilal’i çocukları Taha’yı Öyle şey mi olur Erkan niye yüzüm ekşisin İsrail’i lanet mitinglerinde 4X4’lerde Filistin bayrağı bana neden vermesin gaza sevinci İftarda Cola Turca içen kardeşlerim yıkacak bir gün İsrail’i Kalbim mühürlendiyse o benim iman eksikliğim Yoksa Numan Kurtulmuş iyi adam Sen de kızma artık Başakşehir ümmetine
Bitse gücüm düşse yüzüm çocuklarımın yüzüne bakarım!
İnsanlara yardım etmiyorsunuz, kendinizi onlara yardım ettiğinize inandıracak ölçüde bir oyun kuruyorsunuz. Dernekler, bağış geceleri... Onlar sizin için işten bile değil, sadece vicdanınızın gösterişi. Birbirinizin yüzüne bakıp, en gösterişli kıyafetlerinizi giyip, en pahalı mücevherlerinizi takarak, 'haydi, o zavallılara niraz yardım edelimcilik' oynuyorsunuz. Sizin için eğleneceğiniz ve birbirinizi öveceğiniz başka bir davet oluyor sadece bu.
"Hep seni düşünmek için kimse­nin yüzüne bakmadım.”
Kalbini yaşayan hayallerin gözle görünür, elle tutulur şeyler olduğuna inandırmaya başlar. Oysa ki, hepsi yalandır!.. Hem de ne yalan Nastenka, ne yalan… Örneğin; aşık olmuştur… Seviyor… Sevginin sevinçlerini, heyecanını, üzüntülerini bütün kalbiyle tadıyor. Bakın şunun yüzüne: Bu adamın delice hayallerinin sevgili nedir bilmeden kurulduğuna inanabilir misiniz? Demek, o ateşli aşk yalnızca bir düşten başka bir şey değilmiş. Peki ama, dünyadan birlikte uzaklaşarak, hayatlarını, iç dünyalarını birleştirerek yıllarca el ele yürüdükleri de doğru değil mi? Ayrılık anında; çevrelerinde kopan fırtınadan habersiz, siyah kirpiklerinden sızan gözyaşlarını götüren rüzgara aldırmadan sevgilisinin göğsünde ağlayan kız kimdir öyleyse?.. O halde bu da hayaldi. Sevgi, umut dolu dolaştıkları yıkık, hüzün verici, yollarını yosunlar kaplamış bahçenin de aslı yok mu? Ya o ihtiyar, suratsız ve hırçın kocasıyla oturduğu dedelerden kalma garip ev… Adam, birbirlerinden bile gizledikleri aşkın korkuluğuydu. Aşkları temiz ve günahsızdı; ama insanlar gene de fenadır Nastenka!
Sayfa 17
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.