Her şey mahvoluyor. Her şey değersizleşti. Fakat şunu söyleyebilirim ki, onlar mahvetti ve değersizleştirdi. Çünkü sözde masumane insani yardımla gelen bir çeşit afet değil bu. Tam tersine insanın kendi kararlarıyla ilgili bu, kendi kararlarının kendisinin önüne geçmesiyle. Tabii ki bunda Tanrı’nın da eli var. Hatta bana kalırsa, büyük bir payı
Biz burada n'apiyoruz?
Gercekten, kendimiz olup, bir gercegi mi yasiyoruz yoksa toplumun / sistemin bize yukledigi rolleri mi oynuyoruz?
Kalkip, yatacagimiz, yemek yiyecegimiz, cay icip hava alacagimiz saatleri birileri belirliyorsa bulundugumuz yerlerin hapishanelerden tek farki yuksek duvarlara sahip olmamasi degil mi?
Peki, ya bu modern hapishanenin zihnimizde yarattigi duvarlar..
Onlari nasil asacagiz?
Uyuyoruz, uyutuluyoruz.
Boyle geldi, boyle gider diyoruz.
Sen mi degistireceksin diyoruz.
Bir seyi unutuyoruz..
Degismeyen tek seyin degisimin ta kendisi oldugunu ve de degisimin bireyin kendisinde basladigini.
Bu sey her ne ise, o kadar kaliteli, o kadar ust duzey bir ozellige sahip ki..
Yillardir- yuzyillardir hepimizi ayni anda uyutuyor, hepimizin ayni anda, ayni ruyayi gormesini sagliyor. Avutuyor bizi bir sekilde. Parayla, keza onunla satin aldiklarimizla, evle, arabayla vs vs.. Bizim ozgurlugumuzu elimizden alip, bize piskin piskin siritarak ozgursunuz diyor. Bu klişelerle, avuntularla bizi hapsediyor.
Modern hapishane duvarlarini asip, ne zaman gunesi gormeye cikacagiz?
Tatli ruyalar insan
M.Y
“Aşk” ve “sevgi” kelimeleri insanlıkla yaşıt olmalıdır. Bu kelimelerin ilk insan topluluklarındaki tezahürleri bugünkünden pek farklı olmasa gerektir. Hem arkeolojik bulgularda hem de dini metinlerde böyle düşünmemizi haklı çıkaracak pek çok emare söz konusudur. Ayrıca bir de insanoğlunun değişmeyen doğası/yapısı var. Dolayısıyla insanlık tarihi
OLİGARŞİK KOLEKTİVİZMİN TEORİ VE PRATİĞİ, Emmanuel Goldstein
Birinci Bölüm
Cehalet Güçtür.
Bilinen tarih boyunca, olasılıkla Neolitik Çağ'ın sona ermesinden bu yana, dünyada üç tür insan olagelmiştir: Yüksek, Orta ve Aşağı. Bunlar kendi içlerinde de pek çok alt bölüme ayrılmışlar, sayısız ad taşımışlar, sayıları ve birbirlerine karşı
Gözlerimle tatmadığım, ellerimle iz bırakmadığım, dilimle ulaşamadığım; havasına, suyuna, toprağına moleküllerimi bırakmadığım tarihin, coğrafyanın, hikayelerin bana mirası olan genlerimle birlikte bilinçaltımda oluşturmuş olduğu katmanlar, üzerinde zihnimle dolaştığım bu cümlelerle birer birer eriyor.
Coğrafyalar ve o coğrafyalarda
Bu kitabı Şükufe Nihal'in değerli bir arkadaşımın çok sevdiği yazarlardan biri olması vasıtası ile elime aldım.Yoksa ne yalan söyleyeyim pek ilgimi çekmezdi.Sebebi ise gezi yazılarını çok sevmeme karşın kitabın arka kapağıydı ne yazık ki. Arka kapağında Meb tavsiye eserlerinin reklamı olduğu için okulda sınıf kütüphanelerinde bulunan bayağı ve
“Her şey mahvoluyor. Her şey değersizleşti. Fakat şunu söyleyebilirim ki, onlar mahvetti ve değersizleştirdi. Çünkü sözde masumane insani yardımla gelen bir çeşit afet değil bu. Tam tersine insanın kendi kararlarıyla ilgili bu, kendi kararlarının kendisinin önüne geçmesiyle. Tabii ki bunda Tanrı’nın da eli var. Hatta bana kalırsa, büyük bir payı
Az önce Wirginia Woolf'un "Kendine Ait Bir Oda"sını bitirdim. İntihar eden yazarların sözlerini okumak, dünyaya bakışlarına şahit olmak diğer yazarların eserlerinden daha çok etkiler beni. Tıpkı intihar eden aktörlerin filmlerini izlerken aklımın hep bir yanında yaşamdan ayrılma nedenine odaklandığım gibi. Robin Williams'ın eğitime dair
Türkçülük, bütün Türklerin tek devlet halinde birleserek, her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür. Bunun değismeyen iki unsuru vardır: Soyculuk, Turancılık. Soyculuk, ilk önce bir milli savunma vasıtasıdır. Türkelindeki azınlıkların, kendi aralarında gizlice yürüttükleri, soy suuruna karsı bir koruma tedbiridir.
Türkçülük, bütün Türklerin tek devlet halinde birleserek, her bakımdan bütün milletlerden ileri ve üstün olması ülküsüdür. Bunun değismeyen iki unsuru vardır: Soyculuk, Turancılık. Soyculuk, ilk önce bir milli savunma vasıtasıdır. Türkelindeki azınlıkların, kendi aralarında gizlice yürüttükleri, soy suuruna karsı bir koruma tedbiridir.
Sen Hayat ; haya ile hat' ı birleştiren çizgi sanatı ...
Sonsuza kadar çizilmiş bir resmi , her yeni gün bizim ilmek ilmek dokuduğumuzu zannettirerek nasıl galeyana getiriyorsun kandırabiliyorsun hepimizi...
Othello'yu okuduktan sonra şimdi görüyorum ki büyük ustayı bile Shakespeare' i
Niye mi bu şekilde başlıyorum yazıma ? Çünkü bu
Dünyada Homeros ve eseri kadar çok duyulmuş, tanınmış kaç kişi ve eser vardır dersiniz?
Homeros, İlyada, Troya, Olyimpos Dağı, Olympos Tanrıları, Helene, Paris ve daha niceleri ile ilgili bölük pörçük anılarım altı yedi yaşlarımda radyodan kalmadır.
İslam ve diğer semavi dinlerde tanrının yeri, her şeyin üzerindeyken Homeros’un tanrılarının