Azınlıkta olmak, bu azınlık tek bir kişiden oluşmuş bile olsa, insanın deli olması demek değildi. Bir yanda doğru vardı, bir yanda yalan vardı ve siz tüm dünyaya karşı olmak pahasına bile, gerçeğe baglanırsanız, bu size deli niteliği vermezdi.
O, kimsenin duyup öğrenemeyeceği bir gerçeği mırıldanıyordu ve bu sürdükçe, düşünceler sürekliliğini yitirmeyecekti. Önemli olan sesini duyurmak değildi; aklını koruyarak, insanlığın mirasını sürdürmekti.
Kimse artık dinlemiyor. Duvarlarla konuşamıyorum, çünkü bana bağırıyorlar. Karımla konuşamıyorum; çünkü o duvarları dinliyor. Sadece söylemek zorunda olduğum şeyleri dinleyecek birini istiyorum.
Hiçbir şey söylemedim. Hiç kimsenin 'suçlu' ları dinlemeyeceği zamanda ben her şeyi çekinmeden yüksek sesle söyleyebilecek suçsuz insanlardan biriydim, fakat bende sustum ve kendimde suçlu duruma düştüm.
Kütüphanenin içinde dolaşıp, oradaki okuyucularla karşılaştığımız zaman, onların gözlerinin arkasında ve kulaklarının arasında, sanılandan daha fazla şey olduğunu fark
ederiz.
Bazı kuşlar kafese konulmak için yaratılmamışlardır. Onların tüyleri fazla parlak renkli, şarkıları da çok tatlı ve vahşicedir. Onun için o kuşları azat edersiniz.