İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
Sayfa 33 - Yapı Kredi Yayınları, 83. baskıKitabı okudu
Spoiler içermektedir:
Kitapta işlenen temel konulardan biri olan 'bastırılmış cinsellikle', kitabın müstehcen içerik nedeniyle 100 temel eser arasından çıkartılmış olması durumu sebep-sonuç ilişkisi bakımından çok anlamlı..
Yusuf Atılgan bu kitabı için 'çok tehlikeli şeyler yazıyorum, göreceksiniz' demesine rağmen kendisini
İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
Beni ağlattın Raif Efendi.. Herkes statü içerisinde Hanım/ Bey diye dillendirilirken sen hep Raif Efendi olarak kalmıştın.. Zaten öyle de kalmalıydın Raif Efendi. Kimseyle konuşamayacağına o kadar ikna olmuştu ki bir deftere anlattı tüm ruhunu, benliğini ve kayboluşunu.. Yalnızca bir not defteriyle yaşayabilen, nefes alabilen bir adamdır
"Hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık. Palto'yu okuyunca Dostoyevski'nin bunu niçin söylediğini çok iyi anladım. Zaten kısa bir öykü olduğu için içeriğine değinmek istemiyorum ama bu Gogol'dan bahsetmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
Palto'nun baş kahramanı akaki akakiyeviç'te bir zamanlar Gogol'un da olduğu gibi bir memurdur. Bürokrasi ve memuriyetin içinde bulunan Gogol burada gözlemlediği sistemi Palto'da eleştirdiğiniz görebiliyoruz.
Gogol hayatı boyunca distimi yani kronik depresyonla mücadele etmiştir. Hatta ölümü de bu distimiyle alakalıdır. Palto'yu okuyunca aklıma ilk gelen Gogol kendi ölümünü neredeyse tahmin etmiş olabilir mi sorusu geldi.
"Aslında benim gibi basit bir okurun bu öyküyü incelemesini şu an bir saygısızlık olarak görmeye başladığım için incelemeyi bırakıyor ve okumanızı tavsiye ediyorum." demiştim. Şimdi bu söylemimi değiştiriyorum. Çünkü basit bir okur değilim. Bunu söylerken asıl kastettiğim yazar olmanın çok zor ve zahmetli bir iş olmasıydı. Özellikle Gogol gibi hayran olduğum bir yazara olumsuz bir eleştiri yapmanın bana göre olmadığıydı. Gerçi olumsuz eleştiri alacak bir yazar olduğunu düşünmesem de bazen zevkler tartışılabiliyor. Kendi adıma Gogol'a saygı duyuyorum ve olumsuz eleştirilerimin onun yazı hayatını değiştirmeyeceğini biliyorum.
Son olarak Gogol'u Okuyunuz ve Okutunuz..
"Evrenin sonsuz genişlikte ve zenginlikte tasarlanması, zahmetli yaratışın ve özgür bilincin en aşırıya vardırılmış karışımının sonucudur."
Tıpkı yaratılan bu evren gibi iç dünyası sonsuz zenginlikte, anlaşılması kimi zaman güç, içine kapanık ve gizemli edebiyatçımızın bir aforizmasıyla başlamak istedim söze. Bu kitabı ve yazarın diğer
Oscar Wilde'ın okuduğum 3. kitabı olduğu için öncelikle yazardan ve yazarın hayat görüşünden bahsetmek istiyorum, çünkü hakkında artık oturmuş düşüncelere sahibim. Daha sonra ise, bir senaryo olan "Önemsiz Bir Kadın" isimli bu kitaptan ve kitabın konusundan bahsedeceğim.
O'Flahertie Wills Wilde - bildiğimiz adıyla Oscar Wilde - edebi
“İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.”
Yorulmuşsundur. Bazen boş gün yaratırsın kendine. Bugünkü boş günden hoş bir şey çıktı. Bu başıboşluğa ortak edecek birilerini de buldum. Bakınız, aşağıda:)
(Kiminizden bahsetmeyi unutmuş olabilirim, yazım yanlışı yapmış olabilirim; dedim ya boş günüm. Hoş görün.😊)
Ece Temelkuran’ın BU DA GEÇER’inden rastgele, şansınıza
<HAFTALIK DÜŞÜNCE>
Bildiğiniz üzere UNESCO yaşlılığın tanımını yapıyor.
Diyor ki ;
-Bir insan konfor alanının dışına çıkamıyorsa,
-Yeni şeyler öğrenmiyorsa, şaşırmıyorsa ve çoğu şeyi bildiğini düşünüyorsa,
-Merak etmiyorsa, keşfetmiyorsa,
-Geçmişte, anılarında yaşıyor ve sürekli eskiyi tekrar ediyorsa yaşlıdır.
Soru: Genç olmak
Çok yorucu bir okumadan geldim, kitaba dair ne anlatabilirim diye düşünüyorum dünden beri.
Kitabın “e” harfi bulundurmayışı, çevrildiği diğer dillerde de “e” harfi kullanılmadan çevrilmiş olması tam bir reklam kampanyası olmuş. Yazarın bunu “Auschwitz” kampında “kaybolan” annesine ithafen yazdığını okumayan da kaldıysa tekrar belirtmiş olayım. E