" Âdem " kelimesinin kök anlamlarından birisi "insicam" ve "ülfet" tir. Demek ki Âdem olmak her şeye ,herkese ,en başta Allah'a yakın olmak demektir. Yani Âdem her varlıkla arayı doldurmak demektir. Adem ise onun zıddıdır. Yokluktur, boşluktur. Batı, işte bu Âdem'i ademe mahkûm etti. İnsan boşaldıkça ona her türlü ıvır-zıvır, modern hurafeler ,çıkarcı kılişeler, soyguncu söylemler, yıkıcı politikalar dolduruldu. Önce krallara köle edilen batılı insan, güya onlardan kurtulduğuna inandırıldı. Oysa beyni de, zihni de kalbi de, bomboş kaldı. Krallık döneminden beri zulüm, soygun ve yalancılık ile dünya menfaati devşiren aynı çıkarcı mütehakkimler, ona kâh parlamenter monarşi, kâh sosyalizm ,kâh komünizm, kah demokrasiyi doldurdu. Boşluk o kadar büyüktü ki, her on senede bir aynı mütehakkimler başka bir malzeme üretip insanı av hayvanlarını samanla doldurur gibi doldurdular. Onun duygusunu, düşüncesini, işini ,aşkını ,özlemini, her on senede bir ürettikleri sahte gerçeklerle doldurup durdular. Her sahte gerçek o müteakkimlerin cebini ,kasasını, itibarını ,gücünü doldurdu. Bugün doldurmak olarak anladığımız şey, insanın kendi özünün ,mayasının, rayihasının boşaltılmasıdır. Eğitim sistemi bu ilkeye dayanır. Amacı insanı boşaltıp zâlim ve inkârcı düzenin malzemesi ile doldurmaktır...