Sonra başladı: "Kimsenin bilmediği, kimsenin girmek istemediği bir sokağın içinde, elleri nasır tutmuş, kalbi karalar bağlamış bir adam yaşarmış. Burada güneş doğmaz, ay da gecenin göğsüne sokulurmuş. Bu adam, gökyüzüne hiçbir zaman bakmazmış çünkü onun için ayın da güneşin de bir önemi yokmuş... Ta ki bu sokağın başına biri düşene dek... Evet, evet bu oymuş. Göğün göğsünden düşen bu ay ışığı, adamın avuçlarına doğru süzülmüş. Adam önce nasıl tutacağını bilememiş, elleri titremiş korkudan ve sönmesinden korktuğu için dokunmaya kıyamamış ama sorun şuymuş ki; bu Adam onu izlemiş, önce bakmış sonra görmüş. Ellerindeki nasırdan çalmış tenine ve acısı hafiflemiş. Avuçlarının arasındaki bu şey ona gönderilmiş bir ilaçmış, farkında değilmiş. Önce dokunmuş sonra saklamış, önce okumuş onu sonra yazmış... Bu adam, bu kadını artık avuçlarının arasından çıkarıp kalbinin tam ortasına bırakmış çünkü orası, tam da orasıymış kimsenin giremediği kaderinin yazısı... Kalbi atıyor, yüzü gülüyor ve ellerinin içindeki yaraları iyileşmeye başlamış. Adam artık gökyüzüne bakmaya, geceye sarılmaya ve zihnini onunla doldurmaya başlamış çünkü hayat buymuş, bu imiş... Hayat, o gece ışığı sönmüş bir ayın varlığından ibaretmiş..."
Kalbim diyorum, ellerindeymiş başından beri...
1000K'yı çok özledim, kitap okumayı ve derinleşmeyi aynı zamanda bolca yeni şiir keşfedip defalarca dinlemeyi.. Kitaplar gerçekten beni rahatlatan kendime zaman ayırmamda, kendimle vakit geçirmemdeki en büyük ilaçmış meğer.. Eksikliğinde anladım kıymetini.. Gündelik hayatın karmaşası çok yorsa da insanı dinlenmek için kitap limanına başvurmalı..
Sanki İsa, yalnızca ağır hasta olunduğu zaman alınan bir ilaçmış da, yaşadığımız, iyi günler gördüğümüz, yiyip içtiğimiz, öpüştüğümüz zaman gereği olmazmış gibi...
Eskiden neler neler yazmışız, neler düşünmüş, nasıl acılar çekmişiz? Zaman gerçekten ilaçmış. Ama yaşamasaydım diye düşünmüş olmak tekrar can yakıyor. Bu nasıl bir pişmanlık? Nasıl bir acı? Hayat bize oyunlar oynuyor ve biz de ilerliyoruz sadece galiba. Oyunun sonunda kazanmış olmak değil de mutlu olmuş olmak istiyorum.
"Sanki İsa, yalnızca ağır hasta olunduğu zaman alınan bir ilaçmış da, yaşadığımız, iyi günler gördüğümüz, yiyip içtiğimiz, öpüştüğümüz zaman gereği olmazmış gibi…"
Kitabı ilk gördüğüm yıllar aslında çok önemseyip listeme dahil etmemiştim 'oyun oynamanın sanatı mı olur' diye ama öyle değilmiş aslında basit gibi gördüğümüz oyun hem fiziksel hem ruhsal, psikolojik olarak çok çok önemliymiş.
Kitabı ilk tuğba akbey inan'ın bi postunda görünce merak edip geri yanlış düşüncemden vazgeçip listeme dahil etmiştim
Kendinle kalmanın güçlendirici bir etkisi olduğuna inanıyorum. Kendini dinlemenin, kendinle tartışmanın ve kendinle sorunları çözmenin verdiği o hissiyat derin bir nefes almamı sağladı çoğu zaman. Benden giden herkese teşekkür ederim, yokluğunuz çok güzel bir ilaçmış.
Elimden bırakmadan, bir solukta okuyup bitirdiğim, muhteşem bir toplum eleştirisi içeren kitaplardan biri Antabus. Daha önce hiç duymadığım bir kelimeydi. Alkol bağımlılığını kontrol altına almak için kullanılan bir ilaçmış.
Tecavüze uğrayıp, sonra kendinden yaşça büyük alkolik bir adamla evlendirilip şiddet görmeye başlayan bir kadının hikayesi anlatılıyor. Yazar oldukça günlük bir dille kaleme almış romanı. Maalesef ki toplumumuzun acı gerçeklerini bir tokat gibi yüzümüze çarpıyor yazar.
Beni çok etkileyen bir kitap oldu. Bu kitabı sinirlenmeden okuyabilmeniz için sağlam sinirleriniz olması lazım.
Bu tür olayların hiçbir zaman yaşanmaması dileğiyle...
AntabusSeray Şahiner · Can Yayınları · 20143,521 okunma
Sanki İsa, yalnızca ağır hasta olunduğu zaman alınan bir ilaçmış da, yaşadığımız, iyi günler gördüğümüz, yiyip içtiğimiz, öpüştüğümüz zaman gereği olmazmış gibi...
Sanki İsa, yalnızca ağır hasta olunduğu zaman alınan bir ilaçmış da, yaşadığımız, iyi günler gördüğümüz, yiyip içtiğimiz, öpüştüğümüz zaman gereği olmazmış gibi...
Sanki İsa, yalnızca ağır hasta olunduğu zaman alınan bir ilaçmış da, yaşadığımız iyi günler gördüğümüz yiyip içtiğimiz öpüştüğümüz zaman gereği olmazmış gibi…
Sanki Isa, yalnızca ağır hasta olunduğu zaman alınan bir ilaçmış da, yaşadığımız, iyi günler gördüğümüz, yiyip içtiğimiz, öpüştüğümüz zaman gereği olmazmış gibi...
İki mısra şiir.
Bir türkü, Bir demli çay
Unutmak mı?
Bilmem ki varmı nasip te
Ama olsa keşke
İlaçmış ya zaman herşeye
Bizimkisi züğürt tesellisi işte..