"Müt3cânis bir çevre olarak anlaşılan "Zaman" , "Saf Şuur" alanına "Mekan" fikrinin sokulmasından doğmuş, piç bir kavram değil midir?" (Bergson, Henri: Şuurun Doğrudan Doğruya Verileri, Sa:99)
Bergson, bu sert soru ile bizleri bir hayli sarstıktan sonra da şu açıklamayı yapmaktadır:
"Mekân fikri ile yoğrulmuş, hatta bu fikrin tutkunu olan bizler, "Saf Süre"ye haberimiz olmadan "Mekân" fikrini sokuyor, "Bilinç" hallerimizi de, içiçe değil, zamandaş olarak idrak eder tarzda yanyana sıralıyoruz. Kısacası, "Zaman"ı, "Mekân"a yankılıyor; "Süre"yi, "Mekân" ile ifade ediyor; "Arasızlığı", sürekli bir çizgi, yâhut, parçaları içiçe girmeyen, sadece birbirine dokunan bir zincir gibi görüyoruz."