“Ben odaklı merkezli" yeni temsilde gençlerin yeni medya araçları üzerinden birey ve toplum ilişkilerinin tamamında kurdukları ilişki; bir tarafta gençlerin düşünce, kavram ve algı dünyasını etkilerken, diğer taraftan küresel ölçekte varlık gösteren söz konusu araçlara hayat vermektedir. Küreselleşmenin en önemli araçlarından olan iletişim araçlarının gelişimi ile birlikte zaman, mekân ve coğrafî sınırların anlam dönüşümüne uğraması beraberinde mesafe algısını da dönüşüme uğratmıştır. Bir coğrafi sınır fikrini 'gerçek dünya’da savunmak giderek güçleşirken, artık uzaklıklar sorun olmaktan çıkmış bulunuyor. Birden bire, kıtalar ve bir bütün olarak yerküre üzerindeki bölünmelerin, ulaşımın ilkelliği ve seyahat etmenin zorluğundan ötürü bir zamanlar göz ardı edilemeyecek kadar somut olan uzaklıkların bir sonucu olduğu gün gibi ortaya çıkmış görünmektedir (Bauman 1999: 20).
Bütun alıntılar
Ev”de yeterince kalınca, sonra “ev”den çıkınca, güzel mayalanmış, sıcacık, taptaze bir hayat mı bekler bizi? Yoksa bu “ev” zaten tekâmüle geldiğimiz hayatın ta kendisi mi? 6 Cesaret korkusuzluk değildir. Cesaret, korkuya rağmen yapmaktır. 8 “Beyin ayrıntılarla fazla ilgilenmez; ilgilendiği tek şey, ihtiyacı olan şeyi elde etmenin en
Reklam
Dursun ve diğer yazarların kitaplarına uzun bir değerlendirme
Son bölümde, İslâm'a yönelik eleştirel görüşleri üzerinde durduğumuz Turan Dursun ve Erdoğan Aydın'ın genel olarak eleştirilerinin niteliği, temel görüş ve iddialarının düşünce tarihindeki yeri ve günümüzdeki anlamı ile vardığımız sonuçlar ve önerilerimizüzerinde duracağız. Şunu da belirtelim ki, yazarların eleştirileri, sadece kendi görüşlerini
"Düşünce hareket değil mi? Doğa hareket üzerine kurulu değil mi? Ölüm, hareketin sonunu pek bilemediğimiz bir ifadesi değil mi? Tanrı sonsuzluksa, her zaman hareket halinde olması gerekmez mi? Tanrı belki de hareketin ta kendisidir. Bu yüzden, hareket de tıpkı onun gibi derin, sınırsız, anlaşılamaz, ulaşılamaz olduğu için açıklanamamaktadır. Şimdiye dek harekete dokunan, onu anlayan ya da ölçebilen kimse var mıdır? Etkilerini göremeden hissedebiliyoruz. Hatta tıpkı Tanrı gibi onu da inkâr edebiliriz. Nerededir? Nerede değildir? Nereden kaynaklanmaktadır? Prensipleri nedir? Nerede başlayıp nerede son bulmaktadır? Bizi kavrar, baskı uygular ve ortadan kaybolur. Hem neden hem sonuç olan bir soyutlama gibi anlaşılmaz bir olgu olduğu kesindir. Bize mekân kadar gereklidir, peki mekân nedir? Bunu bize yalnızca hareket açıklayabilir, hareketi anlamadıkça, mekân içi boş bir kavram olarak kalmaya devam edecektir. Boşluk, yaratılış, sonsuzluk gibi çözümsüz kalan bir sorun olan hareketin anlaşılır tek yanı asla anlaşılamayacağıdır."
Sayfa 238Kitabı okudu
“Ne var ki, “özün” doğal dayanağından ayrılması (yani sıyrılması .sh.) Doğanın bağrında kendiliğinden gerçekleşen bir olay değildir, ama “Anlayışgücünün” bir “etkinliğidir” ya da bir “çalışmanın” (emeğin) sonucudur ve bu da, “Mutlak güce” sahip bir “kuvveti” gerektirir. Öyleyse, Hegel’le birlikte, bu gücün, “hayret-edilmeye-layık” olduğunu ve
TEMEL MESELE: BİLGİ...
- " (...) Kant İçin temel mesele bilgidir, onun kaynağıdır. Ancak o, bu meseleye akıl ilkelerine dayalı bir metod meselesiyle yaklaşır. Burada biri duyularla sağlanan, biri "kablî-peşin" olarak zihinde bulunan iki bilgi türü arasındaki temel bağlantının önemi vurgulanır, onun sınırları ve kaynağı araştırılır. Bu araştırmada, Kant
Sayfa 183 - 184 Kant, İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Medeniyetin 3 parmak izi
Hayatın olduğu gibi medeniyetin temeli de bu üç boyuttur. Madem medeniyet bir hayat tarzı, o da hayata uyarak insana, mekana ve zamana yaslanıyor. Medeniyetin merkezi, hayatın ve her şeyin olduğu gibi insan boyutudur. Zaman ve mekân onu çevreleyen boyutlardır. 1. İnsan kelimesi Arapça'da "nisyân" veya "ünsiyet" kelimeleriyle
Sayfa 48 - Mostar
29 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.