104 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ah İnci... Barış ' ı bunca soru ile başbaşa ve sensiz bıraktın ya, sana da aşk olsun... Çocukluğumun en etkileyici filmlerinden biriydi Uçurtmayı Vurmasınlar. Özgürce düşünmek, namusunu korumak , haksızlığa karşı gelmek nasıl suç sayılırdı aklım almamıştı o zaman da şimdi olduğu gibi. Sonra Barış 'ın mecburi tutsaklığı çok içime işlemişti hatırlıyorum. Hele İnci ile aralarındaki o güzel bağ ve sonra İncin'nin gidişi... Birbirlerine ama en çok da çocuklara karşı insanlar neden bu kadar zalim olmak zorundaydı? Öyle çok soru belirmişti ki o küçük yaşıma rağmen zihnimde, hala daha da aklım almıyor. Son sözü yine Barış söylüyor bize : Çocuklar kusura bakarlar...
Uçurtmayı Vurmasınlar
Uçurtmayı VurmasınlarFeride Çiçekoğlu · Can Yayınları · 202211,7bin okunma
351 syf.
·
Puan vermedi
Tarih sınıfların mücadeleleridir. Ortaçağ sınıf mücadelesi dinsel/mezhepsel çatışmalar biçimine büründüğü temelinde yatan ekonomik neden-etkenlerle anlaşılabilir. Günümüz toplumlarında egemen olan burjuvazi ve ideolojisi iken, Ortaçağda; avrupa’da feodal, doğu toplumlarında ise Asya tarzı üretim biçimi/doğu feodalizmi-despotizmi hakimdi.Ortadoğu
Eşitlikçi Dervişan Cumhuriyetleri ve Hasan Sabbah Gerçeği
Eşitlikçi Dervişan Cumhuriyetleri ve Hasan Sabbah GerçeğiFaik Bulut · Berfin Yayınları · 200033 okunma
Reklam
Şöyle ki; bilimde her zaman bir kuşku payı vardır. Ne kadar titiz yaklaşılırsa yaklaşılsın, gelecekte yeni bir verinin ortaya çıkıp kuramı çürütmesi her zaman olanaklıdır. Bu nedenle bilimsel bir disiplinde çoğu kez doğru olduğu varsayılanlar teknik olarak "kuram"dır. Yani kanıtlar nedenle açık olursa olsun bir bilimsel kuramın doğru olduğu asla kanıtlanmayabilir.
Bildiğim tek şey seneler senesi içimde büyük bir baskıyla gizlemeye çalıştığım açmazları şimdilerde çok daha kolay bir şekilde dışavurabiliyor olduğum. Bu da kimi acıların insan hayatının gündeminden er ya da geç kalkabileceğini kanıtlıyor. Bir ilerleme mi, yoksa bir gerileme mi bu? Sanırım bunu da zaman gösterecek. Ama sonuç ne olursa olsun hep bir yerlerde kaldığımızı, kendi hayaletimizce kovalandığımızı ve tüm çabalarımıza karşın bireysel serüvenimizde durmaksızın bir sürgünü ve tutsaklığı yaşamaya zorunlu olduğumuzu hiç unutmamamız gerekiyor. Gerisi boş laf.
Sayfa 30 - Remzi Kitabevi / 2000Kitabı okudu
İnsan nazarında dünya dün­yalığını zamanın göz açtırmamasında bulur. İnsanın yapıp ettikleri değildir sa­dece zamanın tutsağı, bir yanıyla insan da dahil olmak üze­re dünyadaki her şey bu tutsaklığa dahildir. Fakat yine de in­san bu tutsaklığı aşmaya yazgılıdır. Ama şimdi olduğu gibi za­manı zaman olmaktan çıkararak değil.
376 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
30 günde okudu
--Ölü(m)ler Evinden Anılar-- İnsan ne zaman ölür, diye düşündüm durdum bitirdikten sonra.Son nefesini verdikten sonra mı yoksa yaşarken de ölünür mü? Evet yaşarken de ölünürmüş. Tıpkı bu kitaptaki ;o evde yaşayan insanlar gibi. İnsanlar mı desem yoksa prangalara vurulmuş cesedler mi? Peki ev neresiydi onlar için? Dört yılda bir 29 çeken
Ölüler Evinden Anılar
Ölüler Evinden AnılarFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,4bin okunma
Reklam
Özgür olmanın dayanılmaz ağırlığı
Katalin Sokağı
Katalin Sokağı
bana bir sürü duyguyu aynı anda yaşatan bir roman. Savaşın gölgesinde aşklar, sürgünler,kayıplar. Fakat böyle bir detaya rastlayacağım hiç aklıma gelmezdi. Çok heyecan duydum ve hislerimi hemencecik yazıya dökmeliyim. “Bireyin özgürlüğü”, üzerine konuşmayı sevdiğim konulardan biridir. Özgürlük deyince kaba anlamıyla fiziksel olarak bir
Ayşe Sayım

Ayşe Sayım

@Ascha
·
25 Şubat 18:20
Özgür olmanın dayanılmaz ağırlığı
Tutsaklık yılları anılarını paylaşabilmesi için de bir erkekle konuşması gerekecekti. Çünkü hiçbir kadın, bu tür tutsaklık ya da sefalet durumunun bile bir tür rahatlatıcı unsurlar içerdiğini kabul edemezdi. Bunun nedeni her türlü sorumluluktan bir anlamda muafiyet kazanmasıydı. Kaderini tayin edebilme yükümlülüğünün ortadan kalkmasıydı. Birileri belki acımasızca ya da biraz aptalca da olsa onun yerine karar veriyor; ona yiyecek temin ediyor; ne yapacağını, ne kadar çalışacağını saplıyordu. Hakkında karar verenlerin kötü niyet taşıdığı da belki söylenemezdi. Belki en doğru tanımlama, Bálint‘in erginliğe ulaştığı dönemde artık nefret ettiği karar verme hakkının ve de hür iradesinin elinden alınıp tekrar çocuk muamelesi göreceği konumlara itildiğiydi. Hapis dönemi sona erdidiğinde, aslında kendini, yakalanıp toplama kampına götürülürken olduğundan daha kötü hissediyordu. Şimdi memleketine geri dönmesi, tamamen altüst olan bir ülkede yeni koşulları öğrenmesi, kendine yeni bir hayat kurması gerekecekti. Ondan evlenmesi, çocuklarını yetiştirmesi beklenecekti.
İnsanın yapıp ettikleri değildir sadece zamanın tutsağı,bir yanıyla insan da dahil olmak üzere dünyadaki her şey bu tutsaklığa dahildir. Fakat yine de insan bu tutsaklığı aşmaya yazgılıdır.Ama şimdi olduğu gibi zamanı zaman olmaktan çıkararak değil.
Peşine düştüğüm tekne ufukta küçülmeye başlar. Ben de onun ardından baka baka, kendi adıma. Ben, zincirle merkeze bağlanmış, turuncu yüzlü bir şamandırayım. Tutsaklığı birinci elden bilirim. Özgürlüğün özü olan koyu mavi sularda, kimi zaman bir adım ileri gidebilmişliğin sarhoşluğuyla, kimi zamansa geri dönüşün şaşkınlığı içinde debelenir dururum.
Sayfa 134Kitabı okudu
onun şimdi bir inancı vardı, birtakım prensiplere veya sözlere ya da düşüncelere değil, yaşayan, her zaman hissedilen bir Tanrı’ya inancı vardı. Önceleri onu, belirlediği amaçlarda arıyordu. Bu yalnızca Tanrı’yı arayıştı; tutsaklığı sırasında ansızın dadısının çok eskiden ona söylemiş olduğu şeyi; Tanrı’nın, burada, orada, her yerde bulunduğunu, tartışmalarla, fikir yürütmelerle değil, doğrudan doğruya duygusuyla anlamıştı.
Sayfa 1696Kitabı okudu
Reklam
304 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
***''Sen kendini seviyorsun aslında, aşk değil bu bencillik, dedim. Beni değil benim için hissettiklerini düşünüyorsun... ''*** Koleksiyoncu... Kitabın adı üzerine hepimizin tahmin edebileceği üzere bir şeylerin koleksiyonunun yapıldığı, bunların anlatıldığı bir kitaptır diye düşünmüştüm. Okurken de, bittiğinde de öyle
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20208,3bin okunma
Luxemburg'un ifade ettiği gibi: "Sadece Hükümetin destekçilerine ve (sayıları ne kadar olursa olsun) tek bir partinin üyelerine özgüvenmiş özgürlük, özgürlük değildir. Özgürlük her zaman ve münhasıran farklı düşünenler için özgürlüktür"
Kibrin tutsaklığı
Herkes.. Kendi sesini.. Duyurmanın telaşında.. Kimse.. Başka sesleri dinlemiyor.. Çünkü herkeste.. Ben doğruyum.. Paroyanası hâkim..
"Çok saçmaladım değil mi?" "Hayır," dedi Tugay direkt. "Hayatımda duyduğum en mantıklı cümlelerdi." "Beni hep köşeye sıkıştırıyorsun ama dur orada," diyerek bakışlarımı ona çevirdim. "Sıra sana geldi." "Teslim oluyorum," dedi ellerini kaldırarak. "Mahkumunum, istediğini
225 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.