"Bir tüccar Mutluluğun Gizi'ni öğrenmesi için oğlunu insanların en bilgesinin yanına yollamış.Delikanlı bir çölde kırk gün yürüdükten sonra, sonunda bir tepenin üzerinde bulunan güzel bir şatoya varmış. Söz konusu bilge burada yaşıyormuş. Bir ermişle karşılaşmayı bekleyen bizim kahraman, girdiği salonda hummalı bir manzarayla
Gezginin bir dostu, Nepal'deki bir manastırda birkaç hafta geçirmeye karar verdi. Bir öğle sonu, sayısız tapınaklardan birine girdi ve bir sunağın üzerine oturmuş kendisine gülümseyen bir keşiş gördü.
"Neden gülümsüyorsunuz?" diye sordu ona.
"Çünkü muzların ne anlama geldiğini biliyorum," dedi keşiş, çantasını açıp çürümüş bir muz göstererek.
"Bu geçip giden ama zamanında yararlanılmamış hayattır; artık çok geç." Sonra, çantasından henüz yeşil bir muz çıkardı, sonra yerine koydu. "Bu, henüz olgunlaşmamış hayattır, uygun zamanı beklemek gerekiyor," diye ekledi.
Daha sonra, olgun bir muz aldı, kabuğunu soydu ve gezginin arkadaşıyla paylaştı onu, "İşte şimdiki zaman. Onu korkusuz yaşamayı bilin," diyerek.
Demek ki, gerçek mutluluğun başlaması için başka bir zamanı beklemek, umut ve dileklerini başka bir nokta üzerinde toplayarak, şimdilik bekleyişin ve umudun zevkiyle avunup, kendini yeni bir düş kırıklığına hazırlamak gerekiyordu.
Bu ay okuduğum kitaplardan biri de Brenda Lozano'un İdeal Defter'i oldu.
Yalın ve sade anlatımı ile çok beğendiğim bir kitap oldu. Yazarın şu an için dört kitabı var fakat bizde iki kitabı Türkçeye çevrilmiş. Bir diğer kitap Cadılar'ı da en kısa zamanda okumayı planlıyorum.
Kaza geçirdikten sonra tanıştığı adamla yakınlaşan