Hilal

"Yazarlar sıradan sandığımız insanları evirip çevirirler, başka bir gözle bakarak onlardan yeni insanlar yaratırlar. Bu yeni gözle biçimlenmiş insanlar, artık bizim için sıradan değildirler, birer kahramandırlar. Gerçek hayatta da gizli bir elin onları alıp yeniden biçimlendirmesini isteriz. Bir el, deriz, bizi de biçimlese, biz de kendi haytımzın kahramanı olsak. O el kendi elimizdir oysa."
Sayfa 109Kitabı okudu
Reklam
Anlatmak istediği şey, içtenlikle yaşanmış kısa bir dostluğun, yıllar sonra, çok kısa bir süre için tazelenmesiydi. Herkesin hayatında buna benzer, garip bir sevince yol açan karşılaşmalar oluyor, ama o sevinç çok kısa sürüyordu. Hayat insanı değiştiriyordu, kimse olduğu gibi kalmıyor, değişiyor, eski arkadaş yeni yola uymuyordu. Tekrar arayacak olursa, telefonda yıllar öncesinde kalmış bir arkadaşının neşeli sesini duyacağını sanıyordu. Görüşmeye karar verecekler, bir yerde buluşacaklardı. Sonra bir zamanlar onları birbirlerine bağlamış olan büyü farkına varmadan solmuş, kaybolmuş olacak; yersiz sorular kısa ve temkinli cevaplar, karşılıklı birbirini incelemelerle zaman geçip gidecek; iki arkadaş, vaktiyle onları birbirlerine bağlamış olan şeyin ne olduğunu düşünüp duracaklardı havadan sudan konuşurlarken. Eski dostluğun anılarına bir gölge düşecek ve kurtulmak istedikleri bir tortu kalacaktı geriye.
Küçük hayatların olağan duygularını, büyük romanlara, görkemli filmlere konu olmayacak kadar küçük sevgi ve umut kırıntılarını bir araya getirip küçük, şiirli metinler hazırlıyor; ayrıntılarda takılıp kalan küçük sevinçleri dinleyicilere hatırlatıyordu. Musluğa ağzını dayayıp su içmenin zevkinden kar tatillerine kadar hayatı yapan yığınla küçük şeyi işlemişti programında.

Reader Follow Recommendations

See All
Her ne kadar ormanların, karlı dağların çevrelediği, uçsuz bucaksız ovaların uzağa düşürdüğü şehirlerde yaşamaya yazgılı bir adam değilse de, çok sık yaşadığı bu küçük şehir ruhundan bıkmıştı. İçinde kurşun gibi bir hoşutsuzluk birikiyordu. Geleceğinin böyle bir şehre yazgılı olmasından korkuyordu. Geç kalmaktan, hayatın onu dar alanlara getirip bırakmasından, o büyük ve inanılmaz tembelliğe teslim etmesinden çok korkuyordu.
264 syf.
5/10 puan verdi
Kapak Kızı
Kapak KızıAyfer Tunç
7.8/10 · 7.6k reads
Reklam
Temelli dönüş masal gibi bir şeydir. Anlamsız olabilecek bir şeye anlam katar bu masal havası. Hayatta olduğundan daha büyük bir olaydır bu son dönüş, özlem ve dua konusu bir olaydır. Hayal edildiği için, hiç gerçekleşmemesi bakımından da masalsı bir yanı vardır kesin dönüşün. Çünkü kesin dönüş diye bir şey yoktur aslında.
Sayfa 222Kitabı okudu
Az gelişmiş olmak yalnızca soyulmak ve sömürülmek demek değildir: Aynı zamanda yapay bir durgunluğun pençesine düşmek demektir. Azgelişmişlik öldürmekle kalmaz: Onun temelindeki durgunluk hayatı yadsır ve ölüme benzer. Göçmen işçiyse yaşamak ister. Onu göç etmeye zorlayan yalnızca yoksulluk değildir. O kendi kişisel çabasıyla, içine doğmuş olduğu durumda eksik olan bir dinamizmi elde etmeye çalışmaktadır.
Kapitalist ahlak anlayışına göre yoksulluk bir insanın ya da bir toplumun girişim yoluyla kurtulabileceği bir durumdur. Girişim ise kendi başına bir değer olarak verimlilik ile ölçülür. Bu yüzdendir ki azgelişmişliğin çözümü olmayan, kaçınılmaz bir yoksulluk durumu olduğu kapitalist mantığa sığmaz. Böyle olmakla birlikte, kapitalizm neredeyse dünyanın yarısını bu durumda tutar. Kuramla uygulama arasında bu çelişki, kapitalizmin ve onun kültür kurumlarının artık kapitalist düzeni olsum dünyayı olsun, açıklayamamalarının nedenlerinden biridir.
Düş gören bir insan düşünde bir şey yapmak ister, hareket eder, tepki gösterir, konuşur; ama gene de eninde sonunda etkisi altına alamayacağı bir hikayenin seyrine boyun eğer. Düş onun başına gelen bir şeydir. Sonradan bu düşü bir başkasının yorumlamasını isteyebilir. Ama bazen de düş gören insan kendi kendini uyandırarak gördüğü düşe son vermeye çalışır. Bu kitap konu olarak ele aldığı insanlarla her birimizin görmekte olduğu düşten uyanmak için gösterilen böyle bir çabanın sözcülüğünü üstleniyor.
Reklam
Aile albümünün bir başka özelliği daha var. Zaman geçtikçe albümün içindeki görüntülerin iletisi de değişir. Resim çekildiğinde bunun şakacı amcanın son ziyareti olduğunu kimse bilmiyordu. Onun ölümüyle fotoğrafın anlamı da değişmiş oluyor. O yeni düğün fotoğrafına ilk bakanlar çiftin yaşını hiç düşünmemişlerdi. Otuz beş yıl sonra kızları aynı fotoğrafa baktığında, demek babam benden daha genç yaştayken böyleymiş! diyor. Bir fotoğraf böylece bir adamın gençliğine karşı daha önceden düşünülmemiş bir hayranlık nedeni oluyor. Doğal olan bir şey şaşırtıcı, duygulandırı ya da kutsal bir nitelik kazanıyor, çünkü hayatın kendisi de şaşırtıcılığını hep koruyor.
Suç işlemek kötü bir şey! Kimse durup dururken suç işlemiyor. Bazen hayat öylesine acımasız olabiliyor ki.. suç kucağınıza düşüyor. Öyle aptalca şeylerle savunuyorlar ki kendilerini.. insanın içinden gülmek geliyor. O zaman asıl kandırmak istedikleri kişinin bizler değil.. kendileri olduğunu anlıyor insan. Bir hocamız, "Suçluyu kazırsan, altından insan çıkar." demiş.
Sayfa 265Kitabı okudu
İnsanlarla başa çıkmanın en iyi yolu, her zaman onlara içinde sevgi kırıntısı olan şeyler söylemektir...
Anne babalarımızın, yakınlarımızın hatta içinde yaşadığımız toplumun söylemlerini, eleştirilerini, yorumlarını dıştan ısrarla reddetsek de, sıra kendimize gelince onların doğrularıyla yargılamıyor muyuz kendimizi?
Sayfa 135Kitabı okudu
87 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.