Soykırımcı Siyonist İsrail’i Kim Durduracak?
Yahudi inancına göre: Sadece ve sadece Yahudi bir anneden doğan Yahudi olur. Yahudiler anneyi tarla kabul ediyor. “Ürün tarlada yetişir, onun için sadece Yahudi anneden doğan çocuk Yahudi olur!” diyorlar. Baba Yahudi olsa anne Yahudi olmasa o Yahudi olarak kabul edilmiyor. Yahudi anneden olmayan bütün insanlara ise “Goyim” diyorlar. Yahudi
-Sah-I Naksibend hazretleri, nefsi kirk ayakli hayvana benzetirdi. Bu hayvanin basi insanin agzinin ortasindadr. Diger ayaklarin da kalbin, letaifin, ruhun üstüne atmistr. Böylece, onlan esir etmistir. Onlara istedigini yaptirr. In- san, ne kadar âlim olursa olsun ilmi, nefsini terbiye etme- ye yetmiyor. Insan ne kadar bid olursa olsun, inzivaya çekilmis ibadet ediyor olsa da nefsini terbiye etmeye gü- cü yetmiyor. Insan ne kadar hayr hasenat sahibi ours o- sun, nefsini terbiye etmeye guicl yetmiyor. Biakis zara da gorebiliyor. Insan, ben alimim diye kendini begenmeye basliyor, ben cok ibadet ediyorum (âbid oldum) diye iba-detini önemli görmeye ballyor, ben o kadar hayir hasenat sahibiyim, var mi benden baska memlekette bu kadar ha-yr hasenat yapan, diyebiliyor. Iste onun için, nefsin terbi-yesi ancak sâdât-i kirm efendilerimizin irsadiyla mümkün oluyor. Insan onlarin elini tuttugu vakit, o nazart alr almaz, nefsin letaifleri ve kalbi tutan kollar felç oluyor. Sâdâtin nuru sifa oluyor. O zaman nefis, kalbi, letaifleri tutamaz Ouyor. Onlarin yanina gidip geldike bu nefis böyle gittikçe cekilir, gekilir cekili dize gelir toparlan. Ve iste en sonunda nefis terbiye edilmis olur.
Reklam
O gün kalbimi kırdınız ve bunu fark etmediniz. Her geçen gün benden bir parça görürsünüz oysa geceleri huzurla uyuyabildiniz. Yıktınız,yaktınız,doktunuz ve nihayetinde kapıyı çarpıp gittiniz. Enkazım da bana kaldı, yangınım da. Bu zamana dek sevmediğim kimseden zara görmedim. Sanırım sevgi iyi bir şey değil. Ne varsa sevdiklerimden geliyor.
Sayfa 400 - martıKitabı okudu
Fuzuli ‘den Rasulallah’a
Gülümün parmaklarından akarken herkesin hayret ile parmağını dişlediği o su için bir su kasidesi söylemek geldi içimden ... Fuzuli bilinse de!.. Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su (Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda vermez.)
Sanki bir ısırık aldığım modern dünyaymış da, aslında onun neden yapıldığını anlamışım gibi bir duyguya kapıldım. Bugünlerin tarzı buydu. Her şey salt gösteriş, üzerinde en ufak bir pürüz bile yok -yani aerodinamik- ve aslında her şey başka bir şeyden yapılmış. Her yerde selüloitler, krom-çelikler, plastikler, bütün gece yanan ark lambaları, tepenizin üstünde cam raflar, hepsi aynı melodiyi çalan radyolar, hiçbir yeşillik bırakılmamış, her şey çimentoyla sıvanmış, meyve vermeyen limon ağaçlarının altında otlayan, yapma kaplumbağalar. Ama sadede gelip de katı bir şeyi, örneğin bir sosisi dişlediğinizde, elinize geçen de bir zara doldurulmuş çürümüş balık ya da ağzınızda patlayan kokuşmuş bombalar olacaktır.
Dostoyevski-Insancıklar --------------------- Yoksulluk sınırı diye bir kavram var hayatımızda... Bana çok enteresan gelir bu kavram... Nedir yoksulluk sınırı? Bu sınırı geçince ne olur? Nasıl bir dünya vardır bu sınırın ötesinde? Kim neye göre çizmiştir bu sınırı ve kimler bu sınırın başında nöbet bekler, kaçakları içeri sokmamak için? Bu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.