Yorumları yapanlar muhtemelen kitabı başlarda bırakanlar olsa gerek. Çünkü kitap gerçekten çok sıkıcı başlıyor. Yazar Rhinehart gerçekte de kitaptada bir psikoloğu canlandırdığından anlayamadığımz bir çok terim ve olaya yer veriyor. Ama sonra zarla tanıştıktan sonraki kısımlar diğer yorumlardan farklı olarak bence inanılmaz heyecanlı. Sonunda çılgınlık derecesine gelecek Zar Adam'a dönüştürüyor kendini ve sizdekitabı okurken işten çıksında eve gelip zarı eline alsın diye bekliyorsunuz. Zaman zaman sıkıcı olduğunu inkar edemem ama bence o kadarda kötü bir kitap değil. Kitabın sonunda beğenmeseniz bile eliniz zara gidicektir.
kitabı okuduktan sonra zar atmaya başladıysanız bişeyler olmuş demektir :) deliyle dahi arasındaki bir adamı anlatıyor kanımca, zara hiç bu açıdan bakmamıştım :)
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile
mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine
su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)
Çoğu uğurlarına, bazıları ise zarlarındaki
cıvaya güveniyorlardı. Günlük hasılatının çoğunu hepyekle
kaybeden bir esnaf sol elindeki tavşan ayağına bel bağlarken,
topladığı haracı pencüseyle bırakan bir zorba koltuğunun altında
muhafaza ettiği öküz kafatasına itikat ediyordu. Ganimet malları
sebareyle sırrolan yeniçeriler muskaları ve camgözlerinin er ya da
geç dübeşe sebebiyet vereceğini düşünürken, üstüste iki talihsiz
dubarayla sadakalarına elveda diyen dilenciler bildik dualarını okuyorlardı.
Uygunsuz bir ciharyekle rüşvetlerinin izi silinen memurların
hali ise bir başkaydı. Bu adamların kimisi bir talih iksiriyle
gargara yaptıktan sonra zarlara böylece tükürüyor ve bileklerini
sallarken düşeş düşüreceğine kanaat getiriyordu. Bazısı ise eli
uğurludur diye yanlarında getirdiği altı parmaklı arkadaşına zar attırıyordu.
Toprağın derinliklerinde bulduğu küpler dolusu altını
yıllardır bu batakhanede kaybetmekle meşgul bir defineci ise zarları
yuvarlamadan önce, bu günah yuvasına gelmeye kırk bir
akçeye razı olan nefesi kuvvetli bir pîre üfletiyordu. Sanatlarını
layıkıyla yapmaları için müstakbel maktullerince kendilerine verilen
bahşişleri penciyek gelecek olan bir zara yatıran cellatlar ise
düşen sayıyı gördüklerinde huysuzlanıyor, sabık kurbanlarının
kanı yüzlerine vuruyordu.
Tütmez baca yanmaz ocak
Ne can ne hayat kalacak
Bir ömür heba olacak
Gittiğinde bilmelisin
Biter doğru yanlış başlar
Kördüğüm olur tüm işler
Kabustur en tatlı düşler
Gaffar ile Zara- Büyük Yas- Zırhlı Şamı- Kaçakcı Şahan...
Harika bir Anadolu yaşam öykülerinin oluşturduğu dört hikaye...
1971 de üçüncü baskısı. 45 yıl önce de okuduğum Bu kitap Gerçek en 1971 Yılı Sait Faik Hikaye ödülünü hak etmiş.
Örf- Adet geleneksellik ve toprağa dayalı o günlerin feodal yaşam tarzını ele alan ve inceden eleştirerek yöre insanının tüm yaşam zorlukluğunu gerçekliliği ile çok arı bir dile bize anlatıyor Bekir Yıldız Tüm Kitaplarını 40 yıl belki daha öncesinden okudum. Görev yaptığım yıllarda, Tüm anlatılanları bire bir olmasa da çok çok yakın bezer yaşanmışlıklarını, hatta O günlerde olmayan bazı şeyleri, bugünlerin gerçekliğinde yaşanan şeylere şahit olan ben. Sizlere sadece naçizane olarak okumanızı tavsiye edebilirim.
Kaçakçı ŞahanBekir Yıldız · Everest Yayınları · 2011179 okunma