Zaralı Halil aldı yine, çocuksu parıltılar taşıyan ve ıssızlığın kalbine akıyormuş gibi görünen o acı duman kıvamındaki sesiyle “Ey hamamcı bu hamama güzellerden kim gelir”i söylemeye başladı. ”
Tevazu bizi dünyaya açar. Tevazu kendi değerimizi azaltmak değil, başka insanlara değer vermektir. Pek çok insan bunu karıştırıyor: Aşırı bir mahviyetkârlık, kendi nefsimizi başkalarının önüne paspas etmek değildir tevazu. İnsanın kendi benliğini yerli yerine koymasıdır. Allah karşısında insanın kendi biricik acziyet ve faniliğini idrak etmesi. Bütün varlıkta, her şeyde sadece O’na şahitlik etmesi ve hayrı sadece ondan bilmesi. Benlik davası gütmemek. Kâinatı saran o eşsiz ilâhi fısıltıyı duymak ve benliğini geri çekmek. Sessiz bir erdem değildir sadece, bir idrak biçimidir tevazu : ‘Sen’i duymak için ‘ben’ i susturmak. İnsan konuşmasına gizli, o dile gelmemiş çağrıyı işitmek. İlâhi fısıltıyı duymak varlığın her kımıltısında ve geri çekilmek, hiçliğin idraki. Bir toplu iğne başı kadar dahi hacmimizin olmadığı kozmosta yerimizi bilmek."İnsan dediğin bir tek yapraktır, evveli ahiri kara topraktır.Bu dünyada benlik satan ahmaktır.Daim ölüm kuşu döner başımda"diyor Zaralı Halil.