Münib Engin Noyan'ın tertemiz, samimi ve zarif dili kitaba ayrı bir güzellik veriyor öncelikle.Bir kanun maddesi ve bir tarihe indirilmiş hazin bir gerçeği gözler önüne sererken ilim öğrenme tavrı ve sabır üzerine de muhteşem tespitler yapılmış.Çok içselleştirilmiş bir inancın ve Müslümanca bir yaşam tarzının dile, gönle ve hayata geçmiş hali kitabın her satırında.
ŞapkaMünib Engin Noyan · Profil Yayıncılık · 2019108 okunma
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
"Bir ulus mutlaka üreten insanlardan ve tüketen insanlardan oluşur. Peki ama eken, diken, sulayan ve hasat yapan kişiler, nasıl oluyor da tam da en az yiyenler oluyor?"
"Zarif bir yaşam, görünür ve maddi yaşamın mükemmelleştirilmesidir;
ya da:
Akıllı bir insanın gelirini harcama sanatıdır.
...Asaletin nesnelere aktarımıdır."
I-İstirahat medeni insanın hedefidir, tıpkı vahşilerde olduğu gibi.
II-Mutlak istirahat huysuzluğa yol açar.
III-Zarif bir yaşam, terimin geniş kabulüne göre, istirahatı canlandırma sanatıdır.
"İnsanlar her zaman gücü ve yaşamın zevkini uzun zaman önce asilzadeleri de yaratan şanslarına borçludur; babadan kalma zenginlik doğuştan olduğu gibi, yetenek sahibi olmak da şansın düzenlenmesidir."
Balzac'ın klasiklerinden çok farklı bir kitaptı okuduğum. Adından da anlaşılacağı üzere, yaşamdaki zarafet algısını, kişinin zarafeti nasıl yorumladığı, giyinmenin insanı nasıl ifade ettiğini, sınıflar arası farkı da ortaya koyuyor. Bir roman ya da hikaye değil. Tarihten örnek aldığı bir çok isimden yararlanmış. Aristokratlar, sanatçılar, elit tabaka mensupları. Onların giyimleri, sanata bakışları, zarif olmanın incelikleri vs..
Bu konuyu seçerken, şüphesiz Balzac'ın bir burjuva çocuğu olarak dünyaya gelmesinde payı var diye düşündürdü. Bahsettiği konular, tezler ve anektodlar insanı ister istemez kendini incelemeye götürüyor..
Yalnızca bizim ya da doğunun değil, dünya edebiyatının baş yapıtlarından biri. Ne yazık ki dünyayı bırakın ülkemizde bile neredeyse tanınmıyor. Böyle eserleri okuyunca edebiyatın sanat olduğu anlaşılıyor. Kötü yanı, şimdi yazılanlar için edebiyat demek güçleşiyor. Eğer şair Şeyh Galip' se şimdikiler ne? Şimdi şair varsa Şeyh Galip ne idi sorusu cevapsız kalıyor. Sadece aşkı, ilahi aşkı, tasavvufu anlatmıyor. Tüm bir felsefeyi, zihniyeti, yaşam biçimini anlatıyor. Okumak hem zahmetli, hem çok zevkli. Okuma eyleminin kendisini zevk hâline getiren müthiş bir ahenk, dil ve üslup. İçeriğini kavrayabilmek için defalarca okumak yetmez bir de üzerine yapılmış şerhleri, çalışmaları incelemek gerek. Klasik edebiyatımızı ve dili zirveye taşıyan eserlerden. Her kitaplıkta bulunmalı. Okullarda ders konusu olmalı. Yunanistan' da sadece İlyada ayrı bir ders. Bizde de hiç değilse böyle eserlerin birkaçı bir araya getirilip ayrıca bir ders olmalı. Eminim çok daha zarif ve düşünceli insanlar oluruz.
Hüsn ü AşkŞeyh Galip · İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,263 okunma
(COK UZUN VE KİTAPTA HERBİR SÖZÜN DÜŞÜNÜLESİ EN NAİF BÖLÜMÜ)
“ Momo, şimdi o büyük salonun içindeydi. Burası en büyük kiliseden daha görkemli, en büyük istasyonların salonlarından bile daha genişti. Güçlü sütunların üzerinde yükselen tavan neredeyse görünmüyordu. Etrafta hiç pencere yoktu. Kocaman salonu aydınlatan altın renkli ışık çevrede