Zaten insanın kaderini bilmesinden daha korkunç ne olabilir? Herkes öleceği günü saati bilseydi, geriye sayım ne kadar zor olurdu, düşünsenize. Geçen her dakikayı bir tabut çivisi gibi algılamaz mıydık? Açıkça yanıt vermek bile insanı ürkütüyor, değil mi? Hele genç ölümler için. Arzu o görkemli davete hazırlanırken bir ölüm meleği ona cinayet saatini söyleseydi, öyle mutlu bir şekilde karşılayabilir miydi konuklarını? Altı saat on dakika, dört saat yirmi üç dakika, birsaat elli bir dakika, şimdi otuz sekiz dakika diye kalan saatlerini, dakikalarını sayarak bir idam mahkûmu gibi son anı beklerdi.