_İnsan kendi karakterine bakarak Tanrı'yı yaratmıştır. Üstün gördüğü özellikleri Tanrı'da görmek hoşuna gider. İğrenç özelliklerini de Şeytan'a yüklemiştir.
_Bir tanrıbilimcinin, dincinin doğru diye duyduğu, yanlış olmak zorundadır: bu bir doğruluk ölçütü neredeyse. Savaş açtığım bu tanrıbilimci içgüdüsüdür: her yerde buldum onun
İsyana meyillidir benim yüreğim
Öfkemi dağların sırtına yasla
Bir yüzü temiz bir yanı kanlı bıçak
Ne yapsan hiç sayılacak bütün emeğin
Sırıtan kullarından sana sığınırım
Kedersiz nefes alanlardan uzağa at beni
Neyin pazarlığını yapmak da çirkinliğin
Bir bak çürütür sonunda toprak o teni
Karanlığın içinde kırgın gölgeler
Kıblesini değişmiş dili seninledir
Boşuna toplamalar, çarpmalar ve bölmeler
En sonra avuç içinde kalacak olan nedir?
İnsanoğlu kadar başka nankör yaratmamışsın
Bütün zayıfların üstünde güçlüler koca yüktür
Erdemi ahlakı ve sevgiyi boşuna aramışsın
Yeryüzünde kin ve nefret senden büyüktür
“Sen kötüsün, öyleyse ben iyiyim.” Bu formülde konuşan köledir. Burada da bir takım değerlerin yaratıldığını yadsıyamayız. Ama ne garip değerlerdir bunlar! Ötekinin kötü olarak ortaya konmasıyla başlar. Kendine iyi diyene, işte şimdi kötü denmeye başlandı. Bu “kötü” eyleyendir, kendini eylemekten alıkoymayandır, eylemi üçüncü kişiler üzerindeki