Uzakta, aşağıda, sakalı yerlerde sürünen titrek bir ihtiyar, bir değnekten destek alarak, ağır aksak ilerliyor. Archer'a soruyorum, bu da bir zebani mi, diye.
"O mu?" diyor Archer, ihtiyar adamı işaret ederek. "O Charles deyyus Darwin!"
Sen kendi kendinden kaçmak istediğini hiç duymaz mısın dostum? Güzel elbiselerin, iyi yemeklerin, aşkların, güneşlerin ve mavi denizlerin avutamadığı suratsız bir cadıdan kaçmak ister gibi kendinden uzaklaşmak arzusunu duydun mu hiç? Ruhunun karanlık dehlizlerinde oturan ve sivri tırnaklarını uzatarak onları boğan, oh ettirmeyen şüpheci kahkahalarla ruhunun duvarlarını sarsan bu zebani'den kaçmak istedin mi hiç?
Bu yaşıma kadar öğrendiğim bir şey varsa o da cennete ya da cehenneme gitmek için ölümü beklememizin gerekmediğidir çünkü her insan kendi cennetini de cehennemini de içinde taşır. İçin için cennet bahçelerinde gezinir, Kevser şarabını yudumlar, Aden ikliminin huzurunu içine akıtır veya tam tersi olur. Kendi yüreği zebanisi, odunu, ateşi, koru, közü, cehennemi hâline gelir. Sadece birkaç ay içinde, yıllar boyu cennet sandığım iç dünyamın nasıl cehenneme dönüştüğünü görmüştüm. Aldatılmış ve en güvendiğimin ihanetiyle bin şiddetinde bir deprem enkazının altında kalmıştım. Bedenim sanki beni kendi etimin enkazında bırakmak istercesine kilo üstüne kilo almıştım. Şimdi cehennem de bendim zebani de. Kendi ateşimi kendim korluyor, yediğim her lokmayla kendi cehennemime odun taşıyordum.
Çocuklara dini eğitim verme işi çok hassastır. Zira dini bilgi kuru bir bilgi olmayıp duygu bileşeni çok kuvvetli bir bilgidir. İçinde cehennem, hesap, ateş, azap, yanma, kabir, yılan, çıyan, zebani gibi unsurlar vardır ve bunlar travmatik nitelikli etkilenmeler doğurabilir. Bunlar çocukları, biz yetişkinlerden kat kat daha fazla etkiler. Doğru olan dinin, belli bir yaşa gelince tebliğ edilmesidir. Hep derim: Dinin eğitimi olmaz, dinin sadece tebliği olur. Eğitim, tek yanlı ve ısrarlı telkinlerdir. Dönüştürmeyi hedefler. Tebliğ ise sadece farkındalık oluşturur, seçenek sunar, iradeleri serbest bırakır. İmtihanın ruhuna uygun olan tebliğdir, telkin değil. Tebliği telkin yaptılar. Hedefine de Hans'ı değil, Hasan'ı oturttular.
Zindana düşen prangalı yiğidin zihninde istiklal,
Yalnızlığında kendi kendine eder hasbihal ,
Zikrinde tamah kalmayınca zebani olur lal,
Eder mi bilinmez rûz-i mahşerde hakkını helal.
Seydayê Piroz
Ey seydayê piroz,ey Âlımê Âlem,her sultanî tû
Kaniya ilmê cari dibe liser te ,zêr gerdanî tû
Waqtê xeber dide seydayê bozorg,dıbîn xendan
Der Xelatê pur kevnar ey necib,gul-û reyhanî tû
Şekl-û sima te mıtanê qemera gelek münevver
Mu'diyê ilmê fevaidi , hakeza ehlê cûd-û irfanî tu
Mun'akis dibe nûra ilm-û İlham ber çehrê we
Mesken buye avrê ilmê, dibêje "şahê cihanî tû"
Ger nîwisim liser gevira qedim, pesn-û şayeste
Dibêje nişgewa bıhalê pur heycan,"şirê yezdanî tû'
Veke ey şêxoyê belengaz, pîrtuka serf-û nahvê
Feqiyê mu'teber bêjîn seyda ra "şirin zebanî tû"
Ewe âlîmê pur zana ,ewe varisê peyxamber
Ezîm reisê cahıla. Lı belê ,merdê kurdanî tû
Helbesteki gelek mu'tedil bu ey ârifê zeman
Dınav cihanê tari da her daim pak -û nuranî tû