Büyük muhasebe işi bu, kolay değil..!
BATI TEFEKKÜRÜ Şimdiye kadar yaptığım konuşmalar, muhtelif ana fikir aynalarında cemiyetin gösterdiği kemal ve zeval tezahürlerinin kendi teşhislerimiz zaviyesinden parça parça aksettirilmesiydi. Ama bu defaki öyle değil... Bu defaki, dâvaların dâvası... Bu defaki, temelinden, topyekûn meselemiz... En çetin ve belki yükü kaldırılmaz dâva.. Onun için, Yunus'un dediği gibi «zehirle pişmiş aşı yemeye kim gelir?» diye ifadelendirebileceğimiz bu dâvaya, dünyalar arası büyük murakabe göziyle bakabiliriz. Belki sahura kadar 3 gece sürecek olan bir konuşma... îşte sizi, sofranıza zehirle pişmiş bir kazan aş sunduğum takdimiyle, lezzetli iftarınızdan sonra, öyle bir acı iftara davet etmekteyim ki, fikir çilesini sevmeyenlerin dilini yakabilir ve yüzünü buruşturabilir.
Yunus'un tabiri ile "zehirle pişmiş aşı yemeye kim gelir?"
Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
"Zehirle pişmiş aşı Yemeğe kim gelir "
Sayfa 41 - Diriliş Yayınları - 22.Baskı - 2019
Bizzat Merhamet
İslâmın kılıcı bizzat merhamettir. • Hastanın başında, ağlayan, çırpınan, dövünen, canını vermeye kadar türlü merhamet gösterileri yapan anne mi daha merhametlidir; yoksa elinde neşteri, sırtında beyaz gömleği, sert ve sağlam adımlarla onun baş ucuna gelip canını acıtan doktor mu? Gözyaşı mı daha merhametli, ilaç mı? İslâmda merhamet o kadar
Sayfa 282 - BÜYÜK DOĞU YAYINLARI / 45 İSLÂM VE KILIÇKitabı okudu
Boyandım rengine solmazam ayruk veya Aşıma zehr-i katil katmışam ben veya Ballar balını buldum Kovanım yağma olsun veya Zehirle pişmiş aşı Yemeğe kim gelir gibi misralarda da kâh zehir, kâh bal diye andığı, çağın çağırdığı ödevdir. Zehir, ödevin güçlüğü, balsa, ödevin yemişidir, sonuçtur; çağa ve insanlığa kazandırılan, insanı mutlaka yaklaştıran, insan kulağına mutlakın dayanılmaz sesini, sirenlerin büyülü sesini duyuran, mutlak duygusunda sonsuzlaştıran din çizgisidir; islâmı yeni topraklara götürmek, hidayeti yeni insanlara ulaştırmanın karşılık beklemeyen hazzıdır. Ballar balını buldum Kovanım yağma olsun beytinde, Yunus, ülküyü bala, kendi sanatını kovana benzetiyor. O, balların balına dönüktür. Sadece balla dolu olan sanat kovanı verimlerini ise halka bırakıyor. Yine burada, Yunus'un poetikası ortaya çıkıyor. Öz, ama malzeme olan öz değil, poetik öz, hem de şiir biçiminden önce gelmektedir. Çünkü: özle biçim arasında bir ilgi, birbirini doğuran bir yapı ilgisi vardır. Ballar balını bulan için, kovanın yağma olmasının ne önemi var? Kovan boşalsa da, yeni balla dolması işten bile değildir. Ama balın kaynağı kuruduğu anda, artık kovanın bir değeri kalmaz.
Işte Islamda gizli olan merhamet budur; açık olan acı ilaç kılıç... Yunus Emre soylesin: Zehirle pismis asi yemeye kim gelir? Amma sonu ebedi afiyet...
Sayfa 283Kitabı okudu
"Yunus Emre söylesin: "Zehirle pişmiş aşı yemeye kim gelir?" Amma sonu ebedî âfiyet..."
46 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.