Amerikan tipi temsili hükümet te genel anlayış, ülkeyi yönetecek zekâ, ahlak ve kültüre sahip bir insanın kendini oy dilenecek kadar alçaltmasına mani olmaktı. Yani kısaca ifade etmek gerekirse, Amerikan politikasında seçimi kazanabilen hiç kimse, kazanmaya layık değildi.
‘’Çocuk yaşlarımdan hayatımı çekip çeviren bu yüklerin zeka, bilgi ve ahlak bakımından kendilerine kayıtsız şartsız teslim olunabilecek yeterliği gösteremediklerini kavramıştım. Belki bütün çocuklar kavramıştır bunu. Büyükler mükemmel olmadıkları halde sözlerini geçirebiliyorlar. Bunu, ellerinde tuttukları büyük olma imtiyazını çocuklara karşı kullanarak yapabiliyorlar. Fakat çocukluğumuzda büyüklerle ilişkimiz bu kadarla kalmıyor, onlar aynı zamanda çocuklar için bir şeyler yapıyorlar. İşin garibi, bizim için yaptıkları şeyleri de büyük olma imtiyazını kullanarak yapabiliyorlar. Büyüklere itaatin haklı bir sebebi olamazdı, çünkü birçok şeyi anlayamıyorlar, birçok şeyi bilmiyorlar ve birçok şeyi doğru yapmıyorlardı. Büyüklere düşmanca davranmanın da haklı bir sebebi yoktu, çünkü çocuklara karşı yardımsever dostluk gösteren onlardı. Böyle bir bakış acısı ile çocukluğum boyunca ebeveynimi, öğretmenlerimi, diğer büyükleri kendilerine zararımın dokunmamasına özen gösterdiğim, ama benim hakkımda karar vermeye ehil olmayan varlıklar diye kabul ettim.Verilen desteğe karşılık severek hizmet, fakat asla itaat etmemek. Sonu itaate varacaksa sunulan yardımı reddetmek ve insanların sahip oldukları yerlerin değerini bilmek. Böylesi duyguların çocuk yaşta benliğimde nasıl kök saldığını bilmiyorum. Gerçi böyle olmasını açıklayacak yüzlerce olay var kafamda, ama onları hatırlayan benim ve benzeri olaylardan etkilenen bunca insan benimkine benzer sonuçlara varmamış olabilir. Neden böyledir, bilmiyorum. ‘’
Reklam
Köylüler, İşçiler ve İmalatçılar ... Snelman, bütün köylülerin, işçilerin, imalatçıların ve bütün halk kesimlerinin her yönden aydınlanmasını, öğrenim ve eğitimini hayatının en önemli görevi saymış; bir zamanlar Pierre d’Amiyen’ in Haçlı Seferleri’ni kışkırttığı gibi, o da Finlandiya’da eğitim seferberliğinin öncüsü olmuştur. Snelman
Güzellik insana her şeyi iyi göstererek nasıl da aldatıyor! Güzel kadının karşınızda savurduğu saçmalar size çok güzel sözlermiş gibi geliyor. Yakışıksız bir sözüne veya hareketine bile hayranlık duymaktan kendinizi alamıyorsunuz. Hele saçmalayıp münasebetsizlik etmeyen, üstelik güzel bir kadına rastlayınca onun bir zekâ ve ahlâk harikası olduğuna hemen inanıyorsunuz.
Sayfa 31 - EsenkitapKitabı okudu
Eğitim (Nasyonal-Sosyalist Devlet) ''Burjuva hürriyeti yalnız ferdin entelektüel gelişmesini izler. Bu eğitimin birinci netice zekânın kuvvetini kaybetmesi. İkinci neticesi, genç adamın ahlâk düşkünlüğünü yenememesi oldu. Irkçı devlette terbiye. Çocuğun fizik, karakter, zekâ bakımından ahenkli bir tarzda inkişafı. Saygı bilgisi, karar verme iradesini geliştirmek. Eğitim prensipleri. Tarih öğretimi. İnsanlık. Millî gururu uyandırmak. El işlerini ileri götürecek bir eltik teşkil. Ordu, yerine başka bir şey konulamayan bur kudrettir.''
...Çünkü her zaman, her yerde ve bütün koşullarda dar kafalı, kıt akıllı ve bayağı kimseler üstün zekâ sahibi insanlara karşı derhal ya da içgüdüsel olarak birleşip ittifak oluştururlar ve onları doğal düşmanları olarak görürler; onları bir araya getirip birbirlerine böylesine sıkı sıkıya kenetleyen şey bu tür insanlardan duydukları ortak korkudur.
Reklam
63 syf.
7/10 puan verdi
Jean Bruller Vercors, 1902’de Fransa’da dünyaya gelir. Fransa, önce birinci dünya savaşına sonra ikinci dünya savaşına girer. Çok büyük kayıplar vermesi belki de Jean’ı yaratır. Hepimizin bildiği gibi Fransa, birçok çok edebi akımı yaratan ve Avrupa’yı etkileyen, etkisi altına alan bir ülkedir. Bizim edebiyatımıza da Tanzimat döneminden başlayarak
İnsan ve İnsanlar
İnsan ve İnsanlarJean Bruller Vercors · Toplumsal Dönüşüm Yayınları · 1998129 okunma
324 syf.
·
Puan vermedi
Uzun zamandır bir romandan bu denli etkilendiğimi hatırlamıyorum. Acıklı, dokunaklı ve çarpıcı bir yalnızlaşma hikayesi... Zekâ ve sosyal ilişkiler, ahlak ve cinsellik, birey ve toplum ilişkileri olağanüstü bir doğallıkla kaleme alinmis.
Algernon'a Çiçekler
Algernon'a ÇiçeklerDaniel Keyes · Koridor Yayıncılık · 201514,7bin okunma
Avrupanın intiharı
Şu bir gerçektir ki, modern medeniyet hayal, zekâ ve cür'et sahibi bir toplum yetiştirememiştir. Hemen hemen her yerde insan, kumanda mevkiinde ve idari mekanizmada bulunan zümrenin fikir ve ahlak bakımından daima düşük olduğunu görüyor.
Sayfa 309
Güzellik, insana her şeyi iyi gösterip nasıl da aldatıyor! Güzel bir kadın saçma sapan konuşsa da dinlersiniz. Hatta bunlar size birer nükte, birer hikmet gibi gelebilir. En budalaca davranışlarda bile bulunsa yalnız çekici ve alımlı görünüşüne kaptırırsınız kendinizi. Aptalca sözleri, bu güzel kadını sizin gözünüzde zeka ve ahlak harikası yapar.
Reklam
Vicdani Zeka
Hitlerin duygusal zekası yüksektir. Büyük kitleleri etkileyerek harekete geçirmiştir. Bununla birlikte sosyal ve bedensel zekası da yüksektir. Rusya'nın ortasına gidecek kadar yetenekli birisidir ama vicdanı zekası düşük olduğu için başarısız olmuştur. Tarihte de simsiyah bir iz bırakmıştır. Vicdani zekasının düşük olmasının nedeni başkalarını düşünmeyerek kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesidir. Burada bencillik var vicdanı zekanın temel unsurlarından yardımseverlik yok. Acımasızlık var. Etnik narsisizm var. Her türlü yalan kullanıldığı için dürüstlük de yok. Etik değerler ve doğa üstü güce karşı sorumluluk bilinci bilgelik ve alçakgönüllülük gibi vicdanı zekanın özelliklerinden hiçbiri yok. Ortada disiplinli adanmış iş için her türlü fedakarlığa hazır kararlı birisi var ama vicdan olmadan başarı pesinde koşmus, ahlak olmadan askerlik yapmış, ilkesiz bir siyaset izlemiştir. Doğruluğun, adaletin, nezaketin, olmadığı yerde elde edilen başarılar kötü başarılardır.
ALINTI...
Semavî kitapların emri: “Öldürmeyeceksin”. Hıristiyan Avrupa, en sefil çıkarları için dünyanın bütün Mandarenlerini öldürdü ve öldürmeye hazır. Goethe: ‘Ya örs olacaksın, ya çekiç” diyor. Şark, Sadi’den Gandi’ye kadar aksi kanaatte: “Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.” Kim
Bir üniversite vicdanının bulunduğu yerde zekâ kılıçlara istikamet verir, siyaset tefekkürün emrinde olur. Millet vicdanının merkezi olan üniversiteler, eskiden olduğu gibi zamanımızda da Şark âleminde berhayat olsalardı, başta İslâm medeniyetine dehâlar bağışlamış olan Türklük âlemi, bulunduğu halde bütün Asya, Şark'ın ruhunu doktrinleştirir ve onun kendine has medeniyetini bugün de ortaya koyardı. Bu iş, üniversitelerin işi olacaktı; ve bu yapılsaydı, bugün Çin komünist olmaz, (...)Rus-Islâv barbarlığını benimseyemezdi..."
Sayfa 61 - Dergah Yayınları(Epub)Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.