Başkalarının ruh halinden beslenen Madame de Prie, XV.Louis döneminde Fransız sarayında etkili bir aristokrat iken,kraliyet emri ile Normandiya’da bir malikaneye sürgün gönderildiği haberi ile Paris’in şaşalı yaşamına veda eder.
Başlarda bir oyun gibi gelen bu durum,zaman geçtikçe ruhsal bir çöküşe dönüşür.Yalnızlık,şaşaalı bir yaşamın ardından,bir insana verilebilecek en büyük ceza olarak gösterir kendini.Arzulandığı zaman güzel,zeki insanların arasında nüktedan,gururu okşanınca kibirli,sevildiği zaman aşık olan bu kadın,günler ilerledikçe bir hayalete dönüşür.Ve akla hayale gelmeyecek bir son için,son kozlarını kullanır.
İz bırakmak,fayda sağlamak,etkilemek ile kendini gösterir oysa ki her daim.Bazı insanlar son yaşarken bile,bir fısıltı şeklinde geçip giderler toplumların arasından.Eski yaşamın yansıması ise sadece kandırmacadan ibarettir.
Kitap kahramanının psikolojisi çok iyi yansıtılmış,kısacık zaman diliminde bile sarıp sarmalıyor gerçekten,Zweig’in okunması gereken kitaplarından.
İyi okumalar.