Pek çok sözde ilkel varlık, fotoğraf makinelerinden korkar. Fotoğrafta müstehcen ve uğursuz bir şeylerin var olduğu bir gerçektir, hapsetmeye, dahil etmeye duyulan bir arzu, elde etmeye uğraşmanın cinsel yoğunluğu.
"Sen aklıma düşünce ne güzel heceliyor
Bir kekeme dört kitabı
Sen aklıma düşünce bendeki tuhaflıklar
Bir bir yok oluyor, bitiyor bendeki bu yabani başkaldırış
Toplanıp dert ediniyorlar ülkeyi konken oynayan kadınlar
Sen aklıma düşünce bir kuyunun içinde
Yusuf’a mektup geliyor kör olmamış babası
Ve anlıyor “bir ülkeye hükümdar olacak” güzel yüzlü o çocuk
Sen aklıma düşünce Diyarbakır Radyosu “Sarı Gelin” çalıyor
Sen aklıma düşmüşsün, ben içine türkünün"
Bülent Parlak, Sevgili Huzursuzluğum
"ne zor zamanlar geçirdik;
şimdi her şey biraz daha kötü
reyonlarda kararsız kaldığı için
yoksul olduğunu anladığımız
henüz büyük hileler
yapmayı bilmeyenlerin
biraz daha çekingen kalmasına çabalıyorum
çabalıyorum ki
insanlarla anlaşmak alçaklıktır
sözlerime fazlasıyla düşman kazanmayayım
çünkü düşmanlarımız artık bizi öldürmek yerine
sadece yaralıyor
sağ bırakan bir yara, aşktan sayılmazken üstelik"
Bülent Parlak, Her Şey İçin Çok Geç
Mutluluğun genel olarak kabul edilen tanımı, “öznel iyi olma hali”dir. Mutluluk daha ziyade somut durumla soyut beklentiler arasındaki ilişkiye bağlıdır.
Din, insanüstü düzene olan insanca dayanan bir insani değerler ve normlar sistemi olarak tanımlanabilir… Bir dinin çok geniş bir alanda yaşayan farklı insan gruplarını bir araya toplayabilmesi için sahip olması gereken iki özellik daha vardır; 1- Her zaman ve her yerde geçerli evrensel bir insanüstü düzeni benimsemelidir. 2- Bu inancı herkese yaymakta ısrar etmelidir; yani evrensel ve tebliğci olmalıdır.
Kralların ve peygamberlerin kendilerini çoban olarak göstermesi ve bir çobanın sürüsüne özen gösterdiği gibi halkına özen göstereceğini iddia etmesi tesadüf değildir.