Selam, emniyet, sağlık, huzur, barış, rahatlık, kurtuluş demektir. Selamlaşmak aynı zamanda, kişilerin esenlik dileyerek birbirine dua etmesidir. Selamlaşmak, Müslümanların yakalarında taşıdıkları bir rozet gibidir. Her Müslüman, bu rozeti yüreğinde de taşımalıdır. Selam veren bir kişi: "Ben Müslüman'ım, benden sana zarar gelmez, selamettesin." demiş oluyor. Karşılığında aldığı selam da aynı şekilde güzel bir dua ve anlam taşıyor. 'Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayın yahut aynı ile karşılık verin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını arayandır.' (Nisa, 4/86)
Reklam
Nisa 78
Nerede olursanız olun. Sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir.
Muhammed'in çocukları (mı?) :
Biraz önce de belirttim, Hz. Fatma dışında kalan bu kızlar (Zeynep, Rukiye ve Ümmü Gülsüm) Muhammed'le Hatice'nin çocukları değildi. Hatice'nin Hale adında bir kız kardeşi vardı. Bu kadın daha önce biriyle evlenmişti; evlendiği kişinin de bir başka hanımından kız çocukları vardı. Babaları ölünce bunlar üvey annede (Hatice'nin kız kardeşinde) kaldılar. O da vefat edince kızlar ortada sahipsiz kaldı. Hatice'nin maddi durumu müsaitti ve bu çocukları yanına aldı. Hatice zengindi ve kızlar ona yardım da ediyorlardı. Hatice, Muhammed'le evlenince, Muhammed bir bakıma bu kızlara üvey baba olmuştu. (343) Araplarda o zamanlar üvey baba önemliydi. Nitekim Muhammed de bunu Kur'an'ına ekleyerek meşru hale getirdi, Tanrı buyruğu saydı. Nisa suresi 23. ayete göre, bir erkek bir kadınla evlenmiş ve cinsel ilişki yaşamışsa, artık o kadının başka kocadan kızlarıyla (varsa eğer) evlenemezdi. Bunlar üvey evlat sayılırdı ve İslam terminolojisine göre bu durumda olan bir kıza 'Rebibe' adı verilirdi, işte Hatice'nin kız kardeşi Hale'den olan kızları Hatice'nin evinde oldukları için böyle değerlendirilmiştir. 343) a- Menakıb'ü Ali Ebi Talip 1/59-162. b- Ebülkasım Kufi, 'Istigase' 1/68.