Bir okur olarak en sevdiğim şeylerin başında yazarın kaleme aldığı öykülerde bazen karakter, bazen bilgi ve durum, bazen de ruhsal karmaşıklığı ile yapıtında nasıl vücut bulduğunu gözlemlemek, belki bazen aramak en sevdiğim şeylerden. Sonuçta yazar heybesindeki yaşanmışlıkları, söylediği ve söylemediği tüm sözleri kendi potasında eritip okuyucuya sunar (aksi durum çoğu kez samimiyetsizlikle sonuçlanır). Buraya kadar normal. Bunun farkında olup kendi yazdığı cümle aralarında kendisini yakalayıp ustalıkla sobeleme oynamaya, bir görünüp bir kaybolmaya başladıysa yazar işte burada hikaye tat vemeye başlar. Yazarın bu yönde ilk kitabına göre güzel bir gelişme sağladığını düşünüyorum. Kültürünü, etnik kökenini, mesleğini, davasını, insani ve dünyevi görüşlerini, hepsini ruhunun potasında eritip kah saklanıp kah görünerek, okuyucusunun onu bulmasına izin vererek kat ettiği yolu paylaşmış bizimle.
Öykülerden tek tek bahsedip tabiri caizse "spoiler" vermek istemem hayatın içinden ve kendi görüşlerinizi süzgeçten geçirip kontrol edebileceğiniz bakış açılarıyla sunan; bir başka deyişle tam dediğiniz yargılarınızı yeniden düşünmenizi sağlayacak öyküler. Mizahi gelişim göz ardı edilmeyecek derecede mevcut. Kaleminden dökülen daha pek çok güzel şeyler okuyacağımıza inanıyorum. Sağ olsun :)