Arayanlar çoğunlukla büyük kalabalıkların içerisindeki yalnız insânlardır. Onlar, zamanlarının çok ilerisinde yaşarlar. Hakîkat arayışı hem zor, hem kolaydır.
Uzun bir süre sessiz kaldı Hz. Îsâ. İçimden herhalde daha konuşmayacak diyordum ki, zeytin ağaçlarına konan bir kuş sürüsünün kanat sesleri bu sessizliği bozdu. Hz. Îsâ hüzünlü bir tavırla gözlerini bu kuşlara çevirdi ve dedi ki:
“Tilkilerin ini ve kuşların yuvası var, ama İnsânoğlu’nun başını koyup da yaslanacağı bir yeri yok (1).”
O kadar duygulu ve içten söylemişti ki bu sözleri gözyaşlarımı tutamadım. Allah’ın seçkin bir peygamberinin yeryüzünde sahipleneceği hiçbir yerinin olmaması, dünyaya hiçbir değer vermemesi, onun nasıl rûhânî ve nûrânî bir yoğunlukta yaşadığının göstergesiydi. Böyle bir insanın hakîkatini anlamak bizim gibi nefslerine bağlı yaşayanların işi değildi; ama yine de sormadan edemedim:
“Ey Allah’ın kelimesi Efendim! İnsân sizin hakîkatinizi nasıl anlar?”
Çok ilginç bir benzetme yaparak şu cevabı verdi:
“Ne zaman ki küçük çocuklar gibi hiç utanç duymadan soyunacak ve elbiselerinizi alıp da ayağınızın altında ezecek olursanız işte ancak o zaman Hayy Olan’ın Oğlu’nu göreceksiniz ve artık korkunuz da olmayacak (2).”
Hz. Îsâ’nın bu cevabından çıkarabildiğim; insanın kendisinde ortaya çıkan her türlü ef’âl, sıfât ve zât tecellîlerinden/elbiselerinden soyunmadıkça onun hakîkatini ve makamını anlayamayacağı ve bunu anlayacak olanlarda ise artık korkunun kalmayacağıydı.
Notlar:
(1)Azîz Toma'ya Göre İncîl, Söz:86
(2)Azîz Toma'ya Göre İncîl, Söz:37
...nefsimizden ve bilgimizin sınırlılığından kaynaklanan kusurlarımızın iyi niyetimize bağışlanmasını samimiyetle diliyorum. Selâm, sevgi ve saygılarımla...
Zeytin Dağı'nın alt tarafında dünyâ üzerindeki tüm Yahudiler'in gömülmek istediği bir Yahudi Mezarlığı yer almaktadır. Çünkü buraya gömülenlerin ilk dirilecek ve cennete gidecekler olduğuna inanılmaktadır. Bu nedenle bir mezar yeri yüzbinlerce dolar değerindedir.
Hakîkat yolunun sonu değil; yolun kendisidir. Hakîkat yolu zâhirde bâtını görebilmek, anlayabilmek yoludur. Akıl ile zâhiri, bâsiret ile bâtını görebilmektir.
Zeytin, -incirin aksine- tek çekirdeği ile "Vahdet Âlemi"ne, siyâhlığı ile de "gayb"a işârettir. Tevhîd Mertebeleri yönünden de zeytin, "Makām-ı Cem"in remzidir.
Sükûn ise; hiç yorgunluğu olmayan bir nâfile ibâdet, saltanat sâhibi olmaksızın bir heybet, sûrları görünmeyen bir hisâr ve beşerdeki ilâhî hazîneyi setreden bir örtüdür.