Atlar hızlıdır. Ayılar güçlü. Kuşlar havada serbesttir. Hiçbir canlı bu yeteneklerin hepsine sahip değildir, bu da dünyayı dengede tutar. Büyüteçler de bu dengenin bir parçasıdır, onu bozmak için yaratılmamışlardır. Tüm Grishalar bunu akıllarında tutmalılar, aksi takdirde yaptıklarının sonuçlarına katlanacaklardır.
Çakıl yola, akşamüstünün son güneş ışığına adım attik. Nefes almakta zorlanıyor, kendimi darağacına götürülüyormuş gibi hissediyordum. Belki de aynen öyledir, diye düşündüm büyük bir korkuyla.
Kizgınca, " Haksızlık bu," diye fısıldadım. "Kral'ın benden nasıl bir şey beklediğini bilmiyorum, ama beni onun önüne çıkarıp birden. . . ortaya bir sey çıkarmamı beklemeniz büyük haksızlık."
"Umarım benden merhamet dilemiyosundur, Alina. Çünkü öyle şeylerden pek anlamam."
"Kaç yaşındasın?"
Bana baktı, şaşırmış gibiydi.
"Tam olarak bilmiyorum."
"Nasıl yani?"
Karanlıklar Efendisi omuz silkti. "Sen tam olarak kaç yaşındasın?"
Ona üzgün bir bakış attım. Doğum tarihimi bilmiyordum. Keramzin'deki tüm yetimlere Dük'ün doğum günü veriliyor ve bizden yardımlarıni esirgemeyen ev sahibi bu yolla onurlandırılıyordu.
"Bekle!" Diye sesimi yükselttim, ama Karanlıklar Efendisi çoktan arkasını dönmüştü. Kolunu tuttum, bizi izleyen Grishalardan gelen şaşkınlik dolu seslere aldiris etmedim. "Bir yanlışlık olmalı. Ben... düşündüğünüz gibi..." Karanlıklar Efendisi yavaşça bana dönüp kolunu tutan elime ters ters bakınca sustum. Elimi çektim ama öyle hemen geri adım atmayacaktim. "Ben düşündüğünüz kişı değilim," diye fısıldadım çaresizce.
Karanlıklar Efendisi biraz daha yakınıma geldi, sadece benim duyabileceğim bir sesle, "Kim olduğunu bildiğini hiç sanmıyorum," dedi.
...kestrel'in hançeri vardı ancak hançerleyecek hiçbir yer yoktu; yetişemediği ense olmazdı; gövde, hatta bacaklar da olmazdı. Adam tepeden tırnağa zırhlıydı. Bır hançer, et ister, derdi babası. Bul onu.