Zy

Zy
@zeyynuebb
Reklam
"Kişi sevdiğiyle beraberdir." Bu hadis, istemediği halde bid'alara düşen, kalben taraftar olmadığı halde nefsine mağlup olup ehl-i dünyanın dünyeviliklerine kapılan ahir zaman mü'minlerine silkinip gayrete gelebilecekleri bir ümit kapısı aralıyor. 'Sünnet-i seniyyeyi hakkıyla yapamıyor olsan da, yapmayı kalben istiyorsan, yapanı da seviyorsan, inşaallah onlarla berabersin' müjdesini veriyor. Bu hadis kimi mizansızların ellerinde 'bilen ama yapamayan,' 'isteyen ama yaşayamayan' mü'minleri öte tarafa dahil etmek için kullanılıyor! Sahabiler bu hadisi maksadına uygun şekilde anlamış; bu sözü, Resûlullah gibi yaşamayı sevip bunu layıkınca beceremeyişlerine karşı, bu sevginin onları onunla beraber kılacağının müjdesi olarak anlamışlardı.
"Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü kulak,göz ve gönül; bunların hepsi ondan sorumludur." İsra Suresi, 36.

Reader Follow Recommendations

See All
İrade; yalnız insanı hayvandan değil, hem de insanları birbirinden ayıran ve aralarında üstünlük ve aşağılık farkları yaratan yegâne ruhi kuvvettir.
İnsan zekası ve bilgisiyle değil, ancak iradesi ile insandır.
Reklam
Gençliğini eğlenmekle geçiren, ihtiyarlığını ağlamakla geçirir.
Mümin de sinirlenir ama sinirlenince küfretmez, on sene boyunca küsmez, tükürdüğünü yalayıp seviyesizleşmez. Bir-iki gün suratını asar, sonra çay-dondurma ısmarlayıp açığını toparlar.
Üç türlü sabır açığımız vardır: Harama ne kadar dayanabiliyorsun, ibadet heyecanın ne kadar sürekli olabiliyor ve Allah'tan gelmiş bin bir çeşit belaya karşı ne kadar dik duyabiliyorsun?
Kıyamet gününde herkes hesabını gördükten sonra kimisi cennete doğru yol alacak, kimisi de cehenneme doğru sürüklenerek götürülecek! Bazı insanlar da araf denilen bir yerde bekletilecek. Ne cennete gidebilecek ne cehenneme götürülecek! Bunlar kimdir bilir misin? Bunlar, dünyada mümin olduğu halde iyilikleri ve kötülükleri eşit çıkan kimselerdir! Nasıl mı? Amel terazisinde ne kadar iyiliği varsa o kadar da kötülüğü var. Ne kadar güzellik yapmışsa bir o kadar da çirkinlik yapmış. Ne cehenneme götürecek kadar günahı çok ne de cennete gidecek kadar sevabı çok! Evet, arafta kalmak budur işte! O gün ne diyeceksin biliyor musun? Keşke o iyiliği de yapsaydım! Keşke o fırsatı da değerlendirseydim! Keşke o namazı da kılsaydım! Keşke o yardımı da yapsaydım! Keşke amel defterimde bir sevap daha olsaydı da terazimin iyilik tarafı ağır bassaydı! Sonra belki şöyle diyeceksin: Keşke o kötülüğü yapmasaydım! Keşke yüzümü asmasaydım! Keşke onu incitmeseydim! Keşke "Aramızdadır." bahanesiyle dedikodu yapmasaydım! Keşke amel defterimde şu günah olmasaydı! Hani yazılı bir sınava girersin de sonra sonuçlar açıklanınca bakarsın ki virgülle veya küsuratla kaybetmişsin ya da yedekte kalmışsın. O an ne hissedersin? Keşke bir tane doğrum olsaydı ya da keşke cevabından emin olmadığım o soruya cevap vermeseydim! Ama dönüşü yok işte! Rabbim bizleri ahiretin zorlu imtihanından muhafaza eylesin ve bizleri arafta bırakmasın. 🤲🏻🤲🏻
Kur'an kursunda okuduğun zamanki takvanı, imam-hatip lisesindeyken takıldığın kimliğini, bir cemaatin içindeyken büründüğün kisveyi evlenince veya iş bulunca kaybettiğinde; akrabalarının içinde başka farklı bir yerde başka olduğunda yaşadığın sorunun adı lokal ve yöresel iman taşıma sorunudur. İman, lokal ve yöresel olamaz.
Reklam
Ali bin ebi Talib radıyallahu anh gibi, gökler yarılsa ve Arş'a kadar tırmanıp orayı görebilsen yine de imanının artmayacağını söyleyebilmelisin. Çünkü şimdi eksik değil ki mucizeler görünce artsın.
Kapsamlı bir bakış sahiplenilmediği sürece hiçbir zaman Musab, Hamza, Sümeyye, Ali, Ömer -radıyallahu anhum- gözümüzün önünde ve taklit etmek için çırpındığımız örnekler olmayacaktır; imrenip kıskandığımız kimseler olur belki ama taklit etmek istediklerimiz değil.
Yerlerin ve göklerin Rabbi olan Allah, herkesi taklit ettiği ve peşinden gittikleriyle dirilttiği gün o gençler de diploma-evlilik-iş-fors-medya vesaire Allah'tan koparan ne kadar put ve Roma sarayı gibi kendini ilahlaştıran zulüm odağı varsa sol ayaklarıyla onları teperken ümmet-i Muhammed'in iki binli yıllardaki Ashab-ı Kehf'i olmaktadırlar.
Sosyal medyayı ihtiyacın kadar kullan! Hikayeleri kaçırırsan hayatı kaçırmış olmazsın. Gönderiler hayat memat meselesi değil. Gönderi paylaşmaman hayattan silindiğin anlamına gelmez. Ama muhtemelen sanal alemde vakit geçirirken gerçek hayatı kaçırıyoruz demektir.
Sonsuza dek var olmak, hiç yok olmamak; bizim sudan ve yemekten daha büyük ihtiyacımızdır. Hayatın devamı her türlü istekten, arzudan üstündür. Yani Allah, bizi ahirete baştan muhtaç yaratmıştır. Eğer Allah vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi. Yaratılıştan bize verilen bu istek ise ahiretin bir delilidir.
Yürünerek gidilebilecek yerlere yürünmeli, yürürken düşünmeli. "Yürümenin erdemleri"ni doya doya tatmalı insan. Yürümekle bedenimizi farkederiz, o bedeni bize vereni fark ederiz. Yürümek, bu bakımdan şükrün ifasıdır.
529 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.